12.09.2010

Claude Chabrol 1930 - 2010


Bundan 2,5 ay kadar önce İngiltere Amazon'dan güzel bir Chabrol kutusu sipariş ettim. Kutuda Chabrol'un en iyi filmlerinin bazılarını da içeren ( genellikle erken dönem filmlerinden söz ediyorum ) 8 DVD vardı. Biraz da tutumluluk olsun diye Fazi'nin İngiltere'de yaşayan kuzeninin adresine yollattım filmleri. Nasılsa bir-iki hafta içinde İstanbul'a gelecekler ve ben de kutuma kavuşmuş olacaktım. Ama işler hiç de hesap ettiğim gibi gitmedi. Fazi'nin kuzeni Nilüfer filmleri getirdi ama iki buluşmamızda da otelde unuttuğu için bir türlü veremedi. Son görüştüğümüzde ertesi gün erkenden güneye doğru yola çıkacaklardı ve tek makul çözüm de sabah otelden çıkarken kutuyu resepsiyona bırakmasıydı. Ne yazık ki yine unuttu ve yanında filmlerle birlikte önce Adana'ya, ardından Mersin'e gitti. Ama bir hafta sonra erkek kardeşi Hakkı ABD'ye uçacaktı ve filmleri ona vermeye karar verdi. Böylece o havaalanında teyzesiyle buluştuğunda kutuyu ona teslim edecek, biz de bir ara ona gidip alacaktık. Fakat, aktarma sırasında yaşanan bir rötar yüzünden Hakkı bir türlü havaalnından çıkmadı ve filmler ABD'ye uçtu. Hala da orada. Bütün bunlar olurken Chabrol hayatını kaybetti, iyi mi?

Yukarıdaki tuhaf hikaye çok da anlamlı gelmemiş olabilir size. Ama ben son 2 aydır Chabrol kutumun hayaliyle yaşıyordum ve bu yüzden de ölüm haberi nedense olması gerekenden daha çarpıcı geldi sanki. İşin aslı Chabrol bana Fransız Yeni Dalga yönetmenlerinin en önemlisi gibi gelmiştir hep. Önemli demeyeyim de hadi, gizemli diyeyim. Bu niteliğin ne kadar mühim olduğunun altını çizerek elbette. Tabii bunu filmlerinden hareketle söylüyorum. 50 civarında filminini hepsini izlemedim tabii ve son dönem filmlerinden de açıkçası en çok La Ceremonie'yi sevmiştim. Asıl filmlerini 50'li, 60'lı yıllarda çekmişti bence. Godard ya da Truffaut gibi tıpkı. Ama onun diğerlerinden farkı anlattıklarını biraz daha tür sinemasına yakın bir tarzda anlatırdı ve ben de en çok bunu seviyordum galiba. Filmlerinde önemli bir yer tutan temalardan "sınıf çatışması"nın en çok gerilime yakıştığını düşünüyordu bence. Ve haklıydı da. Son filmi Bellamy'yi henüz izleyemedim ve merak ediyorum doğrusu. İkiye Bölünen Kız'ı çok sevmemiştim oysa. herneyse, fazla lakırdının manası yok, Chabrol da gitti işte. 80 yaşındaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder