30.03.2011

Farley Granger 1925 - 2011


Yaprak dökümü gibi oldu. Elizabeth Taylor'ın ardından şimdi de Farley Granger hayata veda etti. Kendisi en çok Alfred Hitchcock'un Strangers on A Train adlı filmindeki performansıyla tanınır. Yine Hitchcock imzalı The Rope'da da rol almıştır. Her iki film de ( özellikle Highsmith uyarlaması Trendeki Yabancılar ) çok iyidir ama ben Granger 1949 tarihli ( ki aslında 1947'de çekilmiştir, uzun hikaye ) They Live By Night'ı da ayrıca severim. Film Nicholas Ray'in ilk filmidir ve noir klasikleri arasında gösterilir. Uzun lafın kısası bir Hollywood efsanbesi daha göçtü gitti, 85 yaşında.



Kadro sağlam, konu ilginç, daha ne olsun


Sağlam kadro şu isimlerden oluşuyor: Michael Shannon, Michael C. Hall ve Melissa Leo. Bunlara bir de James Marsden'i ekleyin tamam olsun. Konuya gelince... 1966 yılında "I Fought the Law ( And The Low One )" adlı şarkısıyla Billboard listelerinde üst sıralara tırmanan Bobby Fuller'in hikayesini anlatıyor film. Fuller'ın adını duymadıysanız üzülmeyin zira kendisi yıldızı yeni yeni parlamaya başladığı sıralarda esrarengiz bir cinayete kurban gitmişti. Dead Circus adlı film de zaten onun ölümünden sonra yaşananları anlatıyor daha çok ve olayın gerisinde neler olduğu üzerine kimi spekülasyonlarda bulunuyor. Bu spekülasyonların en bilineni de Fuller'ın Charles Manson ailesine mensup biri ya da birileri tarafından öldürülmüş olabileceği. Manson'ı James Marsden'ın oynayacağını belirteyim hemen ve son olarak da şunu söyleyeyim ki, henüz filme para aranıyor.

28.03.2011

Günün Trailer'ı: 13 Assassins


Japon sinemacı Takashi Miike'nin yeni filmi 13 Assassins var bugünkü menüde. Kendisinin hafiften ruh hastası olduğuna inasam da Miike kayıtsız kalınması zor bir yönetmen. Bakalım trailer hoşunuza gidecek mi?

Godzilla emin ellerde


Ben de büyük bir çoğunluk gibi Roland Emmerich'in Godzilla uyarlamasından pek hazzetmemiştim. İşin gösteriş yanına fazlaca abanıp asıl meseleyi kaçırmıştı bana sorarsanız. Neyse ki son yıllarda bu konular daha iyi bakış açılarına sahip yönetmenlerin elinde hakettiği değeri buluyor. Aklıma hemen gelen örnekler tabii ki Matt Reeves'in Cloverfield'i, Neill Blomkamp'in District 9'ı ve Gareth Edwards'ın Monsters'ı. Ve hatta Bong Joon-ho'nun Gwoemul'u. İnternete yeni düşen bir habere göre Godzilla'nın yeni uyarlaması da Gareth Edwards tarafından çekilecekmiş. Monsters yılın en iyi filmlerinden biri bence. İzlememiş olanlara şiddetle tavsiye ederim. Godzilla'yı onun çekecek olması da son derece iyi bir haber anlayacağınız.

Günün Afişi


Zack Snyder'ın yeni filmi Sucker Punch için Mondo'nun tasarladığı afişi görüyorsunuz. Bu afiş Zack Snyder serisinin de ilk afişi aynı zamanda. Yakında Snyder'ın tüm filmleri için Mondo birer afiş yayınlayacak.

25.03.2011

Günün Trailer'ı: Beautiful Boy


Toronto'da övgü ve hatta ödül alan Beautiful Boy başrollerini Michael Sheen ve Maria Bello'nun paylaştığı bir dram. Geçenlerde Dennis Villeneuve'ün olağanüstü filmi Polytechnique'i ( biraz geç kalarak ) izlemiştim ve Beautiful Boy da aklıma hemen onu getirdi tabii. Shawn Ku'nun yönettiği film benzer bir konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor, ama ne kadar başarılı oluyor onu bilemiyorum.

Lars Von Trier'nin bir sonraki filmi belli oldu


Henüz Meloncholia su yüzüne çıkmadı gerçi ama Danimarkalı provokatör bir sonraki filmine konsantre olmuş bile anlaşılan. Kendisiyle yapılan bir röportajda yeni filminin bir kadının erotizmi keşfetmesini anlatacağını söyleyen Lars Von Trier'nin başrolü kime vereceği henüz bilinmiyor. İşin ilginç yanı da filmin adına nasıl karar verdiği. Bu konuda ortağına danıştığını söyleyen yönetmen ona iki isim önermiş ve hangisinin ticari anlamda daha şanslı olduğunu sormuş. İsimlerden biri The Nymphomanic, diğeri ise Dirt in Bedsores ( Yataktaki Kir gibi çevrilebilir belki) imiş. "Yapımcım The Nymphomaniac gibi bir adla filmin anında finanse edilebileceğini söyledi" diyor von Trier.  

24.03.2011

Elizabeth Taylor'ı anımsamak


 
Yukarıdaki videoyu The Guardian'dan aparttım. Elizabeth Taylor'ı çok güzel anlatıyor. İzlemenizi tavsiye ederim.

Elizabeth Taylor 1932 - 2011


Fazla söze gerek yok herhalde. Beyazperdenin en büyük ikonlarından biri artık tam anlamıyla sonsuzluğa mal oldu. Hiç bir çağda unutulacağını sanmıyorum.













23.03.2011

Son durum: Carnage


Roman Polanski'nin son filmi Carnage'ın çekimleri tamamlandı. Aşağıdaki fotoğraflada da zaten çekimlerin bitimini kutlayan ekibin halini görmektesiniz. Doğrusu Yasmina Reza'nın God of Carnage adlı oyunundan uyarlanan filmi merak etmiyor değilim. Her ne kadar Polanski'nin eski formunda olmadığına inansam da hala takip edilmeye değer olduğu kanaatindeyim. Üstelik bu seferki oyuncu kadrosu çok güçlü gerçekten de. Jodie Foster, Kate Winslet, Christoph Waltz, hepsi Oscar sahibi, usta oyuncular. Bunlara bir de John C. Reilly'yi ekleyin, sonra oturun keyifle izleyin. Yani, inşallah tabii. Tıpkı bir tiyatro oyunu gibi gerçek zamanlı çekilen film 1saat 45 dakika sürüyor ve anladığım kadarıyla yukarıdakiler dışında başka da oyuncu yok. Cannes ya da Venedik'te su yüzüne çıkar tahminim.







Güzel İşler


Max Daltoon'ın Pulp Fiction'ın action figure'lerinden hareketle tasarladığı görseller tam deli işi olmuş. Harika yani. Bu tasarımları Nİsan ayında New York'ta sergileyecekmiş bu arada, meraklısına...









22.03.2011

Günün Trailer'ı: Pirates of the...


Mayıs ayında tüm dünyada aynı sıralarda gösterime girecek olan Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides muhtemelen yılın en çok iş yapan filmlerinden olacak. En azından beklenti öyle. Gidip göreceğimi çok sanmasam da, yeni çıkan trailer'ı size aktarmayı görev bildim.

21.03.2011

Dertli blog

Muhakkak fark etmişsinizdir, bir süredir Devamlılık Hatası'nda bir devamsızlık hali var. Bunda bendenizin nükseden böbrek rahatsızlığı kadar, bloglar üzerinde uygulanan ve ne zamana kadar süreceğini kestiremediğimiz baskılar da rol oynadı. Blog bir gün açık, bir gün kapalı, işte açık evde kapalı, gibi durumlardan sonra nihayet döndüm ama ayrın ne olur bilemiyorum elbette. Buradan seslenmek isterim: bloguma dokunmayın! Ellerinizi bloglardan çekin, tepemizi attırmayın! Keşke bu serzenişler işe yarasa, ama çok şüpheliyim maalesef. Herneyse, yakında Devamlılık Hatası'nın bir web sitesine taşınacağı müjdesini de vermiş olayım. Takibe devam...

10.03.2011

Bu sergi kaçmaz


Ama nasıl gitmeli? Sırf şu yukarıda gördüğünüz şahane eser bile yeter bence. Quentin vs Coen sergisi son 20 - 30 yılın en etkili Amerikalı sinemacılarından Tarantino ile Coen Biraderleri bir araya getiriyor. New York'taki Hype Gallery'de topu topu iki gün açık kalacak sergiyi çok görmek isterdim ama mümkün değil ne yazık ki. İmkanı olanlar görsün yine de. Ben bir kaç imaj daha ekliyorum aşağıya, bir fikir edinebilmeniz için. Sergi 7 - 9 Nisan'da.








9.03.2011

Woody Allen: Sırada Roma var


Kariyerinin büyük bölümünde New York'u doğal plato olarak kullanan Woody Allen son yıllarda Londra, Barcelona ve Paris gibi şehirlerde çalışıyor sık sık. Bunun en önemli sebeplerinden biri olarak da New York'un film çekmek için çok pahalı bir kent haline dönüşmesini gösteriyor ünlü yönetmen. Geçenlerde La Republicca gazetesine verdiği bir röportajda bir sonraki filmini de Roma'da çekmek istediğini söylemiş. "Bu sofistike kentlere bayılıyorum" demiş hatta. Ne çekecek, adı ne olacak derseniz, belli değil tabii.

Günün Trailer'ı: God of Love


Kısa Film dalında Oscar kazanan God of Love'ı bir ihtimal festivalde ( artık hangisi olursa ) izleriz diye düşünüyorum. Ama hiç bir festivale gelmezse artık youtube yolları gözüktü demektir. Luke Matheny kariyerine nasıl devam eder bilemem ama bana Woody Allen'ın tahtına gözünü dikmiş yeni bir komedyen gibi geldi doğrusu. Daha karizmatik olduğu kesin tabii.

Güzel İşler


Bu afiş tasarımlarını Bora bulmuş sağolsun, bana yolladı hemen. Ben de sizlerle paylaşıyorum. Bazıları çok güzel hakikaten. Mesela The Shining, The Usual Suspects ya da Fear and Lothing... Moxy Creative House'un sitesinden satın almanız da mümkün ayrıca.

















8.03.2011

Daniel Craig kadın eşitliği için kadın kılığında



Daniel Craig ve Judi Dench isimleri James Bond filmlerinde bir araya görmeye alıştığımız isimler aslında. Ama bu kez kadın - erkek eşitliği için başlatılan bir kampanyada bir araya gelmiş iki ünlü oyuncu ve yukarıdaki video çıkmış ortaya. Videoda sadece Daniel Craig'i görüyor ve Judi Dench'in sesini işitiyoruz. Bugün Dünya Kadınlar Günü malum. Bir çok gazete ve alışveriş merkezinde 8 Mart'ı "bir başka alışveriş günü" olarak yutturmaya çalıştıklarını gördüm ve açıkçası sinirlendim. Bu öyle bir gün değil çünkü. Ama öte yandan 8 Mart yeterli de değil yaşanan kıyımları sonlandırmaya, bunu da unutmamak lazım. Judi Dench uzun uzun kadın ve erkeğin nasıl eşit olmadığını anlatıyor yukarıda. Dinleyince siz de kendinizi çok iyi hissetrmeyeceksiniz eminim. Dünyada işin 3'te 2'sinin kadınlar tarafından yapıldığının ama toplam gelirin sadece %10'unun kadınlara gittiğini söylüyor örneğin. Aklıma bir de John Lennon'ın Woman is the nigger of the World şarkısı geldi. Kadın dünyanın zencisidir demiş yıllar önce. Daha ne demeli, bilmem ki.

7.03.2011

Günün Afişi


Daha önce de yazdım, Duncan Jones enteresan bir adam. Moon'u beğenmiş, sonraki filmi için aklıma not etmiştim. Geçenlerde yeni filmi Source Code'un trailer'ını da sizlerle paylaşmıştım hatta, şimdi de bu güzel afişi buldum.

Günün Trailer'ı: Dylan Dog


Filmin tam adı Dylan Dog: Dead of Night. Çizgiroman meraklıları iyi bilir Dylan Dog kitaplarını. İtalyan ekolünün önemli karakterlerinden biridir ve doğrusu Brandon Routh ( eski Superman ) nasıl oldu, merak ediyorum.

3.03.2011

Oscar'da görmediğimiz


Yukarıdaki karede En İyi Senaryo ödüllerini sunmak üzere sahneye gelen Javier Bardem ve Josh Brolin'in öpüşmelerini görüyorsunuz. Bu sahneyi ne yazık ki törende görememiştik. İki oyuncu farklı köşelerden sahneye gelip buluştukları anda yönetmen Penelope Cruz'u çeken kamerayı seçmişti ve yukarıdaki kare ıskalanmıştı. İki oyuncu öpüşüp kısaca dans etmişler ve ondan sonra sahne önüne doğru yürümeye başlamışlardı. Töreni izleyenlerse önce Penelope Cruz'u, sonra da sahne önüne doğru yürüyen garsonları ( pardon, oyunucları ) görmüşlerdi. Görmüştük daha doğrusu. Bu küçük hadise önceden planlanan bir şey olmadığı için yönetmenin gözünden kaçtı sizin anlayacağınız. Zaten törenin yapımcısı Bruce Cohen de "Yazık oldu, görseydik keşke" demiş.

Hunger Games için yarış başladı


Suzanne Collins'in Hunger Games ( Açlık Oyunları adıyla dilimize çevrildi ) romanları önümüzdeki dönemin Twilight'ı ya da Ejderha Dövmeli Kız'ı olacak gibi görünüyor. Bir kez daha olayların merkezinde genç bir kız var ve üçlemenin sinema uyarlamasında bu kızı kimin oynayacağı sorusu şu sıralar Hollywood'da çok popüler bir soru. Herşeyden önce şunu belirteyim, Twilight romanlarını okumadım ama filmlerini izledim ve berbat olduklarını düşünüyorum. Müzikleri dışında filmlerde elle tutulur hiç bir şey yok kanımca. Öte yandan Millenium üçlemesini de okumadım ama Noomie Rapace'ın başrolünü üstlendiği film serisini izledim ve beğendim. Fincher'ın Hollywood uyarlamasında ne yapacağını da merak ediyorum doğrusu. Üstelik boş bir vaktimde romanlara da bir şans verebilirim gibi geliyor bana. Hunger Games romanlarını da henüz okumadım ama filmi merak ediyorum ve başrolde kimin olacağı konusunu da ilginç buluyorum. Bu yılki favorim Jennifer Lawrence'ın yarışta önde olduğu söyleniyor ama Coen'lerin keşfi Hailee Steinfeld rolü kaparsa çok şaşırmam doğrusu, zira yaşı daha uygun ( romandaki Katniss Everdeen 16 yaşında ). Üçüncü adaysa Abigail Breslin ve o da çok iyi bir oyuncu aslına bakarsanız. Yaşı biraz küçük gerçi ama, olabilir. Yani bu üç isimden hangisi oynarsa oynasın, seçim yanlış olmayacakmış gibi görünüyor.

1.03.2011

Günün Trailer'ı Insidious


Saw ve Paranormal Activity gibi filmlerden hatırlayacağımız James Wan ( yönetmen ) ve Oren Peli ( yapımcı ) gibi isimlerin yeni filmi Insidious yakında vizyona çıkacak. Film Poltergeist'ı akla getiren bir korku filmi. Başka türlüsünü beklemiyordunuz herhalde.

Jane Russell 1921 - 2011


Annie Girardot ile aynı gün hayata veda eden bir başka efsane oyuncu da Jane Russell. 89 yaşında ölen Russell herhalde en çok başrolünü Marilyn Monroe ile paylaştığı Gentlemen Prefer Blondes filminde canlandırdığı Dorothy Shaw rolüyle hatırlanacak. 1943 yılında Howard Hughes'un yönettiği ( ve Howard Hawks'un katkıda bulunduğu ) The Outlaw filmiyle sinemaya başlayan seksi güzel çoğu Hughes yapımcılığı altında çekilen 30'a yakın filmde rol almıştı.

Annie Girardot 1931 - 2011


Şubat ayının son günü Fransız sinemasının efsane isimlerinden birisi hayata veda etti. Annie Girardot 1950'li yıllarda başladığı sinemada bir çok önemli yönetmenle çalışmış, önemli ödüller kazanmıştı. Marcel Carne'nin Trois Chambres A Manhattan, Roger Vadim'in Le Vice et La Vertue, Marco Ferreri'nin Le Mari de la Femme a Barbe ve tabii ki Visconti'nin Rocco et Ses Freres adlı filmleri Girardot'nun uzun soluklu kariyerinin ilk döneminde öne çıkan yapımlardan bazılarıydı. Usta oyuncu 2000'li yıllarda da özellikle Haneke ile yaptığı filmlerle ( La Pianiste ve Caché ) ses getirmişti. 28 Şubat'ta Paris'te 79 yaşında hayata veda etti.