26.06.2014
Günün trailer'ı: The Hunger Games: Mockingjay - Part 1
Kasım ayında izleyiciyle buluşacak The Hunger Games: Mockingjay - Part 1 yılın en iddialı filmlerinden biri şüphesiz. Tabii ki gişe anlamında söylüyorum. Yine de benzerlerinin içinde kendine özgü bir yeri olduğunu teslim etmek lazım. Çok da burun kıvırıp snobluk edilecek bir film değil. Ne de olsa Philip Seymour Hoffman ( şimdiden özledim ) ve Jennifer Lawrence var kadroda. Yukarıdaki gibi trailer'lardan birkaç tane daha beklemek yanlış olmaz kanımca.
Cronenberg'in gözlüğü
Geçtiğimiz günlerde, Provincetown Film Festivali sırasında, kült sinemacı John Waters günümüz sinemasının usta isimlerinden David Cronenberg ile bir söyleşi yapmış. Söyleşi sonrası izlenimlerini aktarırken kendisine göre bazı ilginç noktaları öne çıkarmış haliyle. Bunlardan biri de Cannes Film Festivali'nde Cronenberg'in kırmızı halıda taktığı tuhaf gözlüğün esbab-ı mucibesi olmuş. Neden o gözlüğü ( ki yukarıda görüyorsunuz siz de ) taktığı sorusunu şöyle yanıtlamış Cronenberg: ''Bir savunma hamlesiydi aslında. Önünüzde binlerce flaştan oluşan bir ışık duvarı oluşuyor kırmızı halıda. Bende de bir süredir bu flaşlar patladığında epileptik bir reaksiyon oluşmaya başladı. Ben de buna önlem olarak internete girdim ve yüksek rakımlarda ortamı karanlığa boğan bu dağ gözlüklerini buldum. Kırmızı halıda çok havalı durduğumu söylediler doğrusu.'' Yalan da değil hani.
Watres'ın söyleşisinden Cronenberg'in artık sinemaya gitmediğini ve evde Blu-ray izlemeyi tercih ettiğini, sette prova yapmayı sevmediğini ( ''Ciddi bir vakit kaybı, spontane olmak çok daha iyi sonuç veriyor'' ), yıllar önce Return Of The Jedi'ı çekmesi için teklif geldiğinde kabul etmediğini ( ''Aman Tanrım, evet! demem gerekirken, genelde başkalarının işlerini yapmıyorum dedim '' ) ve çekimlerde storyboard kullanmadığını da öğreniyoruz. Bir de Tom Cruise'un yer aldığı ilginç bir anekdot aktarıyor Cronenberg: ''Bir gün Dino De Laurentiis'in ofisinde bir film üzerinde konuşuyorduk. İçeri birisi girdi ve 'Aktör geldi' dedi. Ben de isterse dışarı çıkabileceğimi söyledim ama Dino oturmamı söyledi ve içeri Tom Cruise geldi. O sıralar yıldızı parlayan, yükselişte bir oyuncuydu ve başında bir beysbol şapkası, ayaklarında kovboy çizmeleri vardı. Bana baktı. Sonra Dino ona baktı ve ben bir anda onun Dune filmi için seçmeye ( audition ) geldiğini anladım. Dino ona baktı ve Tom'a 'Ona bak' dedi. Tom bana bakınca profilini inceledi ve sonra 'Şimdi diğer tarafa bak' dedi. Sonra Dino 'Tamam' dedi. Tüm seçme bu kadardı ve Tom Cruise o rolü alamadı.''
23.06.2014
Star Wars'a yeni yönetmen
Star Wars fanatikleri serinin 7. filminin vizyona çıkması için gün sayıyor, biliyorum. Yıllardır süren bekleyişleri 2015'in Aralık ayında sona erecek. J.J. Abrams imzalı 7. filmin ardından 8. ve 9. filmler gelecek elbette ve işte o filmleri kimin yöneteceği de çok kısa bir süre önce belli oldu. Gelen haberler, sıradaki iki filmi de Rian Johnson'ın yöneteceği yönünde. Looper filmiyle adını duyuran Rian Johnson'ın bir de Brick adında bağımsız bir filmi var. Başrollerini Bruce Willis ve Joseph Gordon-Levitt'in paylaştığı Looper 'zamanda yolculuk' temasını işeleyen ve birçoklarınca çok beğenilen aksiyon ağırlıklı bir bilim-kurgu filmiydi. Johnson ayrıca TV'nin en beğenilen dizilerinden Breaking Bad'in de 3 bölümün çekmişti ki bunlardan biri, Ozymandias, izleyiciler için efsane niteliğinde bir bölümdür. Meraklısı izlesin lütfen.
Öte yandan, Star Wars Episode VII'nin çekimleri tam sürat devam ediyor. Geçen hafta bacağı kırıldığı için hastaneye kaldırılan Harrison Ford'un yokluğuna rağmen çekimler durmadı. Bu da prodüksiyonun biraz sıkıştığı anlamına geliyor sanki. Yine de belirlenen vizyon tarihine filmin yetişeceğini düşünüyorum doğrusu.
21.06.2014
Günün selfie'si
Aslında tarihi bir selfie bir yandan da. Bundan 23 yıl önce Susan Sarandon ve Geena Davis sinema tarihinin en unutulmaz selfie'lerinden birini Thelma & Louise'de verdiklerinde ortada daha selfie diye bir terim bile yoktu yanılmıyorsam. Zaten yeni fotoğrafı twitter hesabından yayınlayan Sarandon 'selfie'nin mucitleri yeniden iş başında' gibi bir de laf eklemiş. İki ünlü oyuncu yıllar sonra yeni bir selfie için bir araya gelince bunu sizlerle paylaşmadan edemezdim doğrusu. Hiç fena görünmüyorlar, ne dersiniz?
The Hunger Games: Mockingjay'i beklerken
Gördüğünüz afişler önümüzdeki Kasım ayında vizyona çıkacak olan The Hunger Games serisinin yeni halkası Mockingjay: Part 1 için hazırlanmış. Her biri Panem'de yer alan bir bölgeyi tamsilen hazırlanan bu propaganda afişleri hem göze hoş gelen bir estetiğe hem de insanın içini donduran bir tuhaflığa sahip. Şimdilik sadece 7 tane var, umalım da diğerleri de gelsin.
20.06.2014
Gözümden kaçanlar
Ya da gözüme yeni çarpanlar...
1. Malik Bendjelloul'un trajik hikayesi
Bir süredir Devamlılık Hatası'nı ve varsa sürekli takipçilerimi ihmal ettim. Sebepleri var elbette ve bu sebepler bende, sizin kafanızı ütülemeyeceğim. Yokluğumda birçok şey oldu bitti elbette. Normalde bunların bir kısmını bu sayfalardan okuyabileceğiniz şeylerdi bunlar ama maalesef ilgilenemedim, ilgilenmedim. Fakat bunlardan biri var ki, benim de gözümden kaçmış açıkçası. Searching For Sugar Man adlı muhteşem belgeselin yönetmeni Malik Bendjelloul'un intihar ederek hayatına son verdiğini bir hayli geç öğrendim ve doğrusu çok üzüldüm.
36 yaşındaydı İsveçli yönetmen. Kariyerine de İsveç'te bir televizyon kanalında muhabir olarak başlamıştı. Ondan önce 1990'lı yıllarda bir dizide oyunculuk yapmışlığı da vardı ama anlaşılan o ki, kamera önünde rol kesmek ona göre değildi. Gerçi bir süre sonra muhabirliği de bıraktı Bendjelloul ve Björk, Elton John, Rod Stewart ve Kraftwerk gibi müzisyen ve gruplar için belgeseller çekmeye başladı. Biz o belgeselleri izleyemedik, tıpkı dünyanın çok büyük bir kısmı gibi ama 2012'de çektiği ve IMDB filmografisinde adının altında yer alan tek film olan Searching For Sugar Man'i neredeyse tüm dünya seyretti. Kolay da olmadı aslında Searchin For Sugar Man'i çekmek.Çekimlerin büyük kısmını 8 mm.'lik kamerasıyla çeken Bendjelloul sonlara doğru parası tükenince 1.99 dolar ödediği i-phone aplikasyonu 8 mm Vintage Canera'yı kullanmaya başlayacak ve kendi deyişiyle 'henem hemen aynı sonucu' alacaktı. Tamamlanması 4 yılı bulan ve 1970'lerde Güney Afrika'da gizemli bir şöhrete ulaşan adsız bir müzisyenin tuhaf mı tuhaf hikayesini anlattığı film 2013 Akademi Ödülleri'nde En İyi Belgesel Oscar'ını kazandı ve Malik Bendjelloul'un hayatı da dramatik, hatta trajik bir şekilde değişti. Bir anda Hollywood'un gözdeleri arasına giren ve bir senaryo yazmak için New York'a taşınan genç sinemacı için yeni, şaşaalı ama ne yazık ki alabildiğine yalnız bir hayat başlamıştı. En yakın dostlarından uzaklaşan ve Hollywood gibi acımasız bir çarkın içinde tek başına tüm o baskıyı göğüslemeye çalışmak ona çok zor ve ağır gelmişti anlaşılan. Yetenekli, yaratıcı, hayatla ve kendisiyle barışık bir kişi olarak tarif edilen Malik Bendjelloul hakkında yazılanlardan anladığım onu intihara götüren sebepler aşağı yukarı budur. Üstelik, Searching For Sugar Man'i izleyeneler hak verecektir, yapımında A'dan Z'ye emek verdiği ve onu şöhrete ulaştıran tek filmi tam da onun durumundaki bir yaratıcıya, bir sanatçıya çok şeyler söyleyebilecek bir filmdi. Yazık oldu. 13 Mayıs günü Stocholm'ün işlek metro hatlarından birinde, Solna Centrum istasyonunda bekleyen çok sayıda yolcunun gözleri önünde kendini trenin altına bıraktı.
2. The Knick için gerisayım başladı
Bundan neredeyse bir yıl önce Steven Soderbergh'in bir TV dizisi için çalışmalara başladığını duyurmuştum. Kısa bir süre önce bu dizinin trailer'ı da yayınlanmış, ben yeni fark ettim. Adı The Knick olan dizi 8 Ağustos'ta izleyiciyle buluşacak. Başrolünde de Clive Owen var. Meraklısına duyurulur.
3. Kağıt karakterlerin izinde
Aşağıdaki Kağıt Karakterler serisi İspanyol tasarım stüdyosu Atipo tarafından yaratılmış. bazıları gerçekten çok zekice tasarlanmış bu kağıtlar minimalist afiş tasarımının bir uzantısı gibi adeta.
1. Malik Bendjelloul'un trajik hikayesi
Bir süredir Devamlılık Hatası'nı ve varsa sürekli takipçilerimi ihmal ettim. Sebepleri var elbette ve bu sebepler bende, sizin kafanızı ütülemeyeceğim. Yokluğumda birçok şey oldu bitti elbette. Normalde bunların bir kısmını bu sayfalardan okuyabileceğiniz şeylerdi bunlar ama maalesef ilgilenemedim, ilgilenmedim. Fakat bunlardan biri var ki, benim de gözümden kaçmış açıkçası. Searching For Sugar Man adlı muhteşem belgeselin yönetmeni Malik Bendjelloul'un intihar ederek hayatına son verdiğini bir hayli geç öğrendim ve doğrusu çok üzüldüm.
36 yaşındaydı İsveçli yönetmen. Kariyerine de İsveç'te bir televizyon kanalında muhabir olarak başlamıştı. Ondan önce 1990'lı yıllarda bir dizide oyunculuk yapmışlığı da vardı ama anlaşılan o ki, kamera önünde rol kesmek ona göre değildi. Gerçi bir süre sonra muhabirliği de bıraktı Bendjelloul ve Björk, Elton John, Rod Stewart ve Kraftwerk gibi müzisyen ve gruplar için belgeseller çekmeye başladı. Biz o belgeselleri izleyemedik, tıpkı dünyanın çok büyük bir kısmı gibi ama 2012'de çektiği ve IMDB filmografisinde adının altında yer alan tek film olan Searching For Sugar Man'i neredeyse tüm dünya seyretti. Kolay da olmadı aslında Searchin For Sugar Man'i çekmek.Çekimlerin büyük kısmını 8 mm.'lik kamerasıyla çeken Bendjelloul sonlara doğru parası tükenince 1.99 dolar ödediği i-phone aplikasyonu 8 mm Vintage Canera'yı kullanmaya başlayacak ve kendi deyişiyle 'henem hemen aynı sonucu' alacaktı. Tamamlanması 4 yılı bulan ve 1970'lerde Güney Afrika'da gizemli bir şöhrete ulaşan adsız bir müzisyenin tuhaf mı tuhaf hikayesini anlattığı film 2013 Akademi Ödülleri'nde En İyi Belgesel Oscar'ını kazandı ve Malik Bendjelloul'un hayatı da dramatik, hatta trajik bir şekilde değişti. Bir anda Hollywood'un gözdeleri arasına giren ve bir senaryo yazmak için New York'a taşınan genç sinemacı için yeni, şaşaalı ama ne yazık ki alabildiğine yalnız bir hayat başlamıştı. En yakın dostlarından uzaklaşan ve Hollywood gibi acımasız bir çarkın içinde tek başına tüm o baskıyı göğüslemeye çalışmak ona çok zor ve ağır gelmişti anlaşılan. Yetenekli, yaratıcı, hayatla ve kendisiyle barışık bir kişi olarak tarif edilen Malik Bendjelloul hakkında yazılanlardan anladığım onu intihara götüren sebepler aşağı yukarı budur. Üstelik, Searching For Sugar Man'i izleyeneler hak verecektir, yapımında A'dan Z'ye emek verdiği ve onu şöhrete ulaştıran tek filmi tam da onun durumundaki bir yaratıcıya, bir sanatçıya çok şeyler söyleyebilecek bir filmdi. Yazık oldu. 13 Mayıs günü Stocholm'ün işlek metro hatlarından birinde, Solna Centrum istasyonunda bekleyen çok sayıda yolcunun gözleri önünde kendini trenin altına bıraktı.
2. The Knick için gerisayım başladı
Bundan neredeyse bir yıl önce Steven Soderbergh'in bir TV dizisi için çalışmalara başladığını duyurmuştum. Kısa bir süre önce bu dizinin trailer'ı da yayınlanmış, ben yeni fark ettim. Adı The Knick olan dizi 8 Ağustos'ta izleyiciyle buluşacak. Başrolünde de Clive Owen var. Meraklısına duyurulur.
3. Kağıt karakterlerin izinde
Aşağıdaki Kağıt Karakterler serisi İspanyol tasarım stüdyosu Atipo tarafından yaratılmış. bazıları gerçekten çok zekice tasarlanmış bu kağıtlar minimalist afiş tasarımının bir uzantısı gibi adeta.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)