17.11.2010

Bayram Hasadı 1



Malum bayram tatilindeyiz. Bol bol film izlemeli. Ben elimden geldiğince izlemeye çalışıyorum ama yine de az geliyor sanki. Hiç uzatmadan sıralayayım.


John Boorman'ın başyapıtı değilse de yakın sayılabilecek değerdeki filmi Point Blank bayramın şimdiye kadarki en iyi filmiydi. Daha önce izlememiş olduğuma hayıflandım doğrusu. İşin daha da güzel yanı bildiğim ama unutmaya yeltendiğim bir gerçeği bir kez daha hatırlattı, ya da kanıtladı. 60'ların İngiliz sineması 70'lerin Amerikan sinemasından daha fazla stil sahibi. Hatta 70'ler Hollywood'u 60'lar İngiliz sinemasından çok etkilenmiş bence. Tabii 60'ların Fransız sineması hepsinden iyi, o da başka. Lee Marvin'in ( bir diğer cool ) hemen her sahnesinde yer aldığı Point Blank renklerinden montajına, diyaloglarından çerçevelerine kadar her şeyiyle bir şaheser. Filmi izlediğim DVD'de bir de John Boorman ile Steven Soderbergh'in yorumları vardı, ki yeme de yanında yat oldu resmen.


Bayramın 2 numarası The Public Enemy. Bunu yıllar önce TRT'de izlemiştim, küçük bir çocukken. Tommy'nin filmdeki çocukluğuyla aynı yaştaydım ben de ve çok ama çok etkilenmiştim Halk Düşmanı'ndan. Özellikle son sahnesi aklıma kazınmıştı. Çok da üzülmüştüm. Bu sefer o kadar üzülmedim tabii ama yine büyük bir keyifle izledim. DVD'de bir sürü de extra vardı. Öyle bir şey yapmışlar ki hatta, kendinizi 1930'lu yıllarda sinemaya gitmiş gibi hissedebilirsiniz. Film öncesi atraksiyıonlar, çizgi filmler, fragmanlar, neler neler vardı. Aralarında Martin Scorsese'nin de bulunduğu bir grup uzman eşliğinde çekilmiş belgesel de bir harikaydı. Uzun lafın kısası, noir değildi belki ama muhteşem bir gangster filmiydi The Public Enemy. Cagney müthiş gerçekten de.



Olivier Assayas'ın Carlos'u ise bayramın sürprizi oldu resmen. Sevdiğim ama iyisine az rastladığım bir türdür biyografi. 70'li yılların namlı teröristi ( kendisine sorsanız devrimcisi ) Carlos'un hayatını anlatan ve bir hayli de uzun olan Carlos çok iyi bir biyografi bana sorarsanız. Herşeyden önce Carlos'u oynayan Edgar Ramirez çok başarılı. Aslına bakarsanız diğer tüm oyuncular da öyleydi. Film biraz Der Baader Meinhof Komplex ve Munich gibi filmleri hatırlatsa da bana her ikisinden de daha başarılı geldi doğrusu. Bu da Assayas'ın başarısı elbette. Filmin birkaç versiyonu var bu arada. 330 dakikalık bir versiyonu TV dizisi olarak planlanmış. Benim izlediği 165 dakikalık sinema versiyonuydu. Filmekimi'nde gösterilen versiyon yani. Senaryoda Dan Franck'ın da imzası var bu arada. Ve ilginç bir not: filmde bir kez olsun "Çakal" lakabından söz edilmiyor.

Ayrıca Shelter ( Julianne Moore'un oynadığı bir korku filmi ), See No Evil ( Gregory Dark ) ve Les Aventures Extraordinaire D'Adele Blanc-Sec gibi filmleri de izledim ama sözlerini etmeye değmez doğrusu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder