18.07.2009

Günün filmi: Less Than Zero


Filmi bundan 20 - 21 yıl önce Osmanbey Site sineması'nda seyretmiştim yanılmıyorsam. Filmden çıktığımda allak bulak olmuştum, hiç unutmuyorum. En çok da Julian'ın hikayesi           ( Robert Downey Jr., alemlerin en has yeteneği ) etkilemişti beni. Sonra, belki bir 7-8 yıl geçti aradan ve filmin kitabını okudum. Bret Easton Ellis'in daha 20 yaşında falanken yazdığı ilk romandır Less Than Zero. Sonra zaten American Psycho ile dünyanın tanıdığı bir yazara dönüştü, o da ayrı. Romanı okuyunca şunu anladım ki film aslında hiçbir şey değilmiş. Çok da haksızlık etmiş romana karşı. Julian için demiyorum ama ne Clay, ne de Blair kitaptaki gibi değildir Kanievska'nın filminde. Zaten Ellis de "filmle romanım arasında, karakterlerin ve romanın adı dışında hiçbir benzerlik yoktur" demiş bir yerde. Haklı. Biraz da Robert Downey Jr.'ın etkisiyle herhalde, film en çok Julian'ın hikayesine odaklanır. En iyi çizilmiş karakter odur sanki. Oysa roman doğrudan Clay'in ağzından anlatılır ve biz okurken onun dünyası içinde döner dururuz, anlamsızca ama kopamadan. Julian ise efsanevi ve trajik bir kahramandır okurun gözünde. Herşey son derece donuk, son derece ölüm gibi yaşanır kitapta. Filmse öyle değildir. Ama şöyle bir şey oldu dün gece ve ben yine geçmişe gittim kısa bir süreliğine. Kanepeye yatmış zap yapıyordum ki sinema kanallarından birine Less Than Zero'ya rastladım. İlk gördüğümde bayıldığım, romanı okuduktan sonraki ikinci izlememde nedense tahammül edemediğim filme bir kez daha göz attım böylece. Son kararım şudur; çok da kötü değilmiş aslında. Bir dönemin sinemasını yansıtan ( 80'lerin gençlik filmleri hatırlayınız ) ama onlardan daha fazla karanlığa dalabilen, eli yüzü düzgün bir iş işte. Ve hala Robert Downey Jr. tabii ki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder