17.05.2013

Cannes başladı

Ne yazık ki bu yıl Cannes'ı uzaktan takip ediyorum, o yüzden de iki üç gündür bir şeyler yazmaya elim gitmiyordu. Ama mukadderat deyip yine de, uzaktan da olsa, bazı izlenim ve haberleri vermek gerekiyor herhalde. Başlayalım.


"Spielberg'e tapıyorum"

Cannes'da ilk gün Jüri üyelerinin basının karşısına geçmesiyle başladı. Önce fotoğrafçıların, ardından basın mensuplarının karşısına geçen 9 kişilik jüriye dair en merak edilen konulardan biri Oscar yarışında birbirine rakip olan Steven Spielberg ve Ang Lee'nin bir araya geldiklerinde nasıl davranacağı, neler söyleyeceğiydi. İlk yorum Ang Lee'den geldi ve Tayvanlı sinemacı "Steven ile iyi arkadaşız. benimle ilgili duygularını9 bilmiyorum ama ben ona tapıyorum. Benim kahramanı o." diyerek kapıyı açtı. Spielberg de altta kalmadı ve "Lee ile rakip değil meslektaşız. Bu hep böyle oldu ve böyle de devam edecek. Ayrıca Life of Pi'ye tapıyorum, demek ki Ang Lee'ye de tapıyorum." dedi. İzleyenler farketmiştir, aynı akşam açılış töreni sırasında da Lee'yi sahneye çağırırken onun için "Maestro" tanımlamasını tercih etti Spielberg, ki bu da büyük bir iltifattı. Öte yandan açılış gecesi Steven Spielberg uzun uzun alkışlandı sahnede. Cannes'da en büyük övgü uzun alkışlardır, bu bilinir. Spielberg'ün uzun uzun alkışlanması çok da sürpriz değil aslında zira Amerikalı yönetmen Fransa'da çok sevilir ve takdir edilir. Gerçi Cannes'da bugüne dek fazla önemli bir başarısı ( ilk filmi Sugarland Express'in aldığı En İyi Senaryo ödülü hariç ) yok ama bu yine de saygı görmesine engel değil, zira yaptığı tür sinemayı da onun kadar iyi yapan pek yok gibi.


Soderbergh televizyona konsantre oluyor

Henüz filmi gösterilmedi ama Steven Soderbergh Cannes'da en merak edilen isimlerden biri. Dünya sahnesine ilk çıktığı yerlerden biri Cannes olan ( Sundance'in ardından ilk kez Cannes'da gösterilen Sex, Lies and Videotape 1989'da Altın Palmiye almıştı ) Soderbergh sinemaya yiine Cannes'da veda edecek. HBO için çektiği ve teknik olarak bir TV filmi olsa da bazı ülkelerde sinemalarda da gösterilecek olan son filmi Behind The Candalebra ile Cannes'a gelen Soderbergh kendisiyle yapılan bir söyleşide "Emeklilik değil de, ara vermek diyelim" diyerek aslında çok da sinemadan kopmayacağını açıklamış bir anlamda. "Sinemaya başka bir açıdan nasıl yaklaşabilirim, bunu merak ediyorum ve bir süre bunu araştırmak istiyorum. Televizyon çalışmaları yaparak bu konu üzerinde biraz kafa yoracağım." diyen yönetmeni gelecek sezon bir diziyle karşımızda bulursak şaşırmayalım.


"Fitzgerald'a da soytarı denmişti"

Açılış gecesi gösterilen The Great Gatsby izleyenler tarafından orta karar bir alkışla karşılanmış, ki bu filmin çok fazla beğenilmediğine dalalettir. gerçi film zaten yarışmada değil ve ABD'deki gişe hasılatı da bir hayli sağlam ama Cannes'da filminizi görücüye çıkarıyorsanız tabii ki övgülere boğulmayı istersiniz. Filmin yönetmeni Baz Luhrman da bu durumun farkında ve yanıtı da hazır: "Önceki filmlerim Moulin Rouge, Romeo + Juliet ve Strictly Ballroom da çok iyi eleştiriler almamıştı. Bu sefer de böyle olacağını biliyordum. Ama ya Fitzgerald'a ne demeli? Kitabının 1925'teki ilk basımının ardından eleştirmenler ona "soytarı" lakabını layık görmüşlerdi. Beni saqdece insanların filmimi izlemesi ilgilendiriyor."


Hasselhoff'un Cannes'de işi ne?

Biraz da geyik yapalım. Baywatch ve Knight Rider dizileriyle kültleşmenin eşiğine gelen David Hasselhoff'u açılış gecesinde salonda görenler herhalde bir hayli şaşırmışlardır. Öyle ya, sinema adına doğru dürüst nitelikli bir işe imza atmamış, atmaya da yeltenmemiş bir oyuncunun Cannes'da işi ne?. Ama öyle demeyin. Sonuçta Cannes dünyanın en gözde ve gözalıcı sahnelerinden biri ve buradan, bu plajlardan kimler kimler geçti, bu basamakları kimler kimler tırmandı. Hasselhoff da adı Killing Hasselhoff olan ve yapımcılığını üstlendiği yeni projesine yönetmen aramak ve tabii ki tanıtıp para bulmak için gelmiş Cannes'a. Meraklısına duyurulur.



"Cannes'ın ilk snuff filmi"

Cannes'da bu yıl "şiddet" tartışması ön plana çıkabilir. Kesin çıkacaktır diyemiyorum elbette ama en azından açılış gecesi gösterilen ve tüm yarışma filmlerinin yer aldığı VTR bile şimdiden bir huzursuzluk yaratmış durumda. Nicolas Winding Refn ( Only God Forgives), Johnnie To ( Blind Detective ) ve Jerome Salle ( Zulu ) gibi yönetmenlerin filmlerinden VTR için seçilen sahnelerin şiddet ağırlıklı olması bu yıl Cannes'da şiddeti öne çıkaran filmlerin ağırlıklı olup olmadığı sorusunu getirdi. Takashi Miike, Amat Escalante ve Jia Zhangke gibi sinemacıların filmlerinde de sarsıcı şiddet sahnelerinin olduğu söyleniyor. Öte yandan işin zirvesi Kısa Film Köşesi'nde gösterilen ve yönetmeni Ebadur Rahman'a göre "Cannes'ın ilk snuff filmi" olan Atrocity Exhibition adlı yapım. "Tarantino, Takashi Miike ya da Kim Ki-duk gibi daha önce Cannes'da yer alan yönetmenlerin filmleri de en az benimkiler kadar şiddet dolu. Tek fark onlardaki şiddet sahte, benimkiyse gerçek" diyor Rahman ve "İzleyiciler gözlerini perdeden kaçırmak zorunda kalacaklar mı?" sorusuna "Umarım" diye yanıt veriyor.

Ozon'un Jeune et Jolie adlı filminde Marine Vacth başrolde

Neler gösterildi

Şimdiye kadar Cannes'da gösterilen filmlerin bazıları şunlar oldu.

Yarışma
Jeune et Jolie - François Ozon
Heli - Amat Escalante

Un Certain Regard
The Bling Ring - Sofia Coppola
Fruitvale Station - Ryan Coogler

La Semaine de la Critique
Salvo - F. Grassadonia & A. Piazza
Suzanne - Katell Quillevere

Quinzaine des Realisateurs
The Congress - Ari Folman
Conversation Avec / With - Jane Campion

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder