17.04.2013

Festival Notları 3

Festivalin kapanış partisi kalabalık, eğlenceli ve bol dedikodulu elbette
Geçmiş olsun. Festivalin kapanış partisinde, Sofa Hotel'in birinci katındaki barda toplanmış kalabalık arasında dolaşırken en çok duyduğum kelimeler bunlar: geçmiş olsun. Protestosuyla, gazıyla, özlemiyle yorucu bir dönemden geçildi ya, biraz da ondan bu "geçmiş olsun"lar. Bir yandan kalabalığın arasında omuzlarımla kendeme yol açmaya çalışıyor, bir yandan da göz ucuyla bakıyorum kimler gelmiş diye. İKSV tam kadro neredeyse burada, sinema yazarları da. Gecenin şöhretleri arasında Carlos Reygadas, eşi ve Post tenebras Lux'daki oyuncusu Nathalia Acevedo ( ki her yanından geçişte hayranlıkla bir süre takılıp seyrediyorum kendisini ) var. Aslında tam girerken Peter Weir'i de görmüştüm ama çıkıyordu maalesef, yanına gidip iki kelam etmek mümkün olmadı. Ulusal Jüri Başkanı Tayfun Pirselimoğlu ve gecenin ödüllü isimleri, Onur Ünlü, Derviş Zaim, Aslı Özge, Sema Poyraz, Ercan Kesal ve muhtemelen şimdi unuttuğum başkaları da yine Efes'in verdiği partide biralarını yudumlayanlar arasındaydı. Başka: Devin Özgür Çınar, Ayça Damgacı, Zeynep Atakan, Selim Atakan, Belçin Erdoğan, Yılmaz Erdoğan, Mert Fırat, Ceyda Düvenci... Bira bol, ama atıştırmalık az, bu kadar şöhrete yeter mi ki? Yaklaşık 45 dakika kaldıktan sonra Yekta ile birlikte ufaktan uzuyoruz. Bizi evlerimize bırakacak araca inmeden önce, kapının yakınlarında son kez Carlos Reygadas'ın elini sıkıyor ve Nathalia'yı bir kez daha tebrik ediyorum.

Cem Yılmaz, Nuray Muştu ( İKSV ) ve Azize Tan tören öncesi CRR'nin fuayesinde
Ama bunu bir de öncesi var tabii. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun girişinde, sol tarafa konuşlandırdığımız kürsümüzün yanında canlı yayın saatini beklerken sırtımda bir el hissediyorum. Döndüğümde Carlos Reygadas'ı buluyorum karşımda. Merhabalaşıyor, hal hatır soruyoruz. Yanında Nathalia'yı da görmenin heyecanından mıdır bilinmez, hemen arkasında duran Yekta ile tanıştırmak bile gelmiyor aklıma, ama neyse ki Yekta kendini tanıtıp meseleyi kısa yoldan hallediyor. Ben de bu arada Nathalia'nın yanına gidip onu tebrik ediyorum, heyecandan hafif kekeleyerek. Az sonra ortalık iyiden iyiye kalabalıklaşıyor ve biz ( biz dediğim de Yekta, Şahika, Handan, Yavuz ve İKSV'den Berna ) canlı yayına almak istediğimiz konukları gözden kaçırmamak için ciddi bir efor sarfetmeye koyuluyoruz. Neyse ki ilk konuklarımız Cem Yılmaz ve Emin Alper hemen yakınlarımızdalar. Yılmaz ve Belçim Erdoğan da öyle. Uzatmayalım, bu saydıklarımın ardından Ercan Kesal, Ayça Damgacı, Güven Kıraç, Hülya Koçyiğit, Aslı Özge, Defne Halman ve Azize Tan'ı da aldıktan sonra işin tören kısmına geçiyoruz. 

Emek Yerinde Güzel!
Töreni önce salondan izliyor ve önceden hazırlanan, izleyicilerin önünde duran dövizlerle görsel anlamda daha da bir büyüyen Emek protestosunu yerinde gözlemliyorum. Bir tarafında Emek Yerinde Güzel, diğer tarafında Yaşasın Emek yazan dövizler gece boyunca sık sık çıkacak karşımıza, tahmin etmek zor değil. Emek'i anlatmak, unutturmamak için sahneye gelen iki isimden Hülya Koçyiğit kısacık konuşmasında salonu hemen eline geçiriyor ve "Emek hepimizin" diyerek yeniden pankartları havalandırıyor. Nejat İşler ise elindeki kağıttan okuduğu konuşmasında sık sık tökezleyerek beklemediğimiz bir performans sergiliyor doğrusu ama olsun, önemli olan Emek davasını mümkün olduğu kadar yüksek sesle duyurmak ve geniş kitlelere ulaştırmak. Peter Weir'dan Carlos Reygadas'a sahneye gelen tüm yabancılar da Emek meselesinin farkında ve hepsi de kendilerince destek veriyorlar davaya.

Cem Yılmaz: "Emek'i satın alacaktım ama..."
Gelelim ödüllere. Sahneye her çıkanın Emek'i andığı ve bir süre sonra bir göreve dönüşen Emek konuşmalarının yaşandığı gecede Cem Yılmaz'ın "Emek'i satın alacaktım ama bir baktım ki, zaten Emek bizimmiş" sözleri akılda kalan sözlerden oluyor. Ayrıca "sinemacının motivasyonu gazdır" sözleri de bol alkış alıyor Yılmaz'ın. Seyfi Teoman'ın dev ekranda beliren fotoğrafı ise herkesin içini acıtıyor bir kez daha. Uzatmayayım, işte ödüller.

Sen Aydınlatırsın Geceyi törenden 4 ödülle ayrıldı
En İyi Film: Sen Aydınlatırsın Geceyi
En İyi Yönetmen: Aslı Özge ( Hayatboyu )
Jüri Özel Ödülü: Devir ( Derviş Zaim )
En İyi Kadın Oyuncu: Sema Poyraz ( Özür Dilerim ) 
En İyi Erkek Oyuncu: Ercan Kesal ( Yozgat Blues ) 
En İyi Senaryo: Onur Ünlü ( Sen Aydınlatırsın Geceyi )
En İyi Görüntü Yönetmeni: Emre Erkmen ( Hayatboyu )
En İyi Kurgu: Emre Boyraz ( Sen Aydınlatırsın Geceyi )
Seyfi Teoman En İyi İlk Film: Köksüz ( Deniz Akçay Katıksız )

Carlos Reygadas ile Atlas Pasajı'nda
Daha da geri gidersek... Cumartesi. Saat 16.45. Mekan: Atlas Sineması pasajı, Sefahathane'nin önü. Her ne kadar Sefahathane'de Guiness birası satılıyor oluşu ruh halimi yükseltse de, röportaj için randevulaştığımız Carlos Reygadas'ın kayıp olduğu haberi beni endişeden endişeye sürüklüyor. Gerçi bana neyse, kaybedenler düşünsün diyorum içimden ve az sonra iyi haber geliyor zaten, bulunmuş, yolda ama çok aç. Berna'dan öğrendiğim kadarıyla Reygadas ve eşi araba kiralayıp Trabzon'a gitmişler, gezmeye! Böylesini de ilk kez görüyorum herhalde. Gerçi güzel yer Trabzon, Karadeniz ama çok uzak, yollar çok tekinsiz, nasıl cesaret etmiş ve nasıl yollamışlar? Bunları düşünürken, röportaj için ilk kararlaştırdığımız mekanın ( Atlas'ın fuayesi ) çok da iyi bir görüntüsü olmadığını anlıyor ve yeni bir yer aramaya başlıyoruz. Sonunda Pasaj'ın içine kuruluyoruz ve gelen geçen insanların arasında yapmaya karar veriyoruz söyleşiyi. Az sonra geliyor Reygadas ve tanışma faslından sonra eline tutuşturulan dürüm döneri yemeye başlıyor. Bu sırada öğreniyorum ki Trabzon'a gitmekten vazgeçmiş ve Gelibolu'ya gitmiş. Eh, biraz daha yakın. Neden gittiniz diyorum, meraktan, gezmeye diyor. Bir şeyler çektiniz mi oraya gitmişken diyorum, hayır, kamera bile getirmedim yanımda diyor. Güzel bir söyleşi oluyor ( umarım NTV'de bir kısmını, Yer Gösterici'de daha uzun bir kısmını bulacaksınız ). Sonrasında i-Pad'imi imzalarken elimdeki Sight & Sound'u görüyor ve "Buradan mı aldın bunu? İçimde benimle ilgili yazı var" diyor. Bilmez miyim, yol boyu metroda o yazlıları okudum zaten. Üstelik bazı yazılar bayağı saldırgandı dergideki. "Bu Quintin var ya" diye başlıyor Reygadas ve dergideki yazılardan birini yazan film eleştirmenine alenen saydırmaya başlıyor. Sonra "Nereden aldın dergiyi, ben de alayım, Mephisto'da vardır herhalde" diyor ama ben kendi elimdekini veriyorum elbette. "Annem için, o biriktiyor da bunları" diyor. Anneler böyledir diyorum ben de veda ederken. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder