11.09.2014

Günün Trailer'ı: I Am Ali



"Kelebek gibi uçar, arı gibi sokar" dendi mi herkesin aklına Muhammed Ali geliyor sadece. Spor tarihinin ve tabii ki 20. yüzyılın en ikonik karakterlerinden biri olan Muhammed Ali hakkında çok şey yazılıp çizilse de hala bir muamma büyük ölçüde. Clare Lewins imzalı yeni belgesel I Am Ali "efsanenin arkasındaki adam"ı anlatma iddiasında ama ne kadar başarılı olmuş, onu izleyince göreceğiz. Bu da herhalde bir festivalde falan olacaktır diye tahmin ediyorum. İnşallah.

8.09.2014

Scorsese adaya geri dönüyor


Martin Scorsese hangi adaya geri dönüyor diye soranlara Shutter Island diyeceğim. Tabii bu geri dönüş ne kadar hayırlı, orasını bilemem. Dennis Lehane'in romanından adapte ettiği ve başrolleri de Leonardo DiCaprio ile Mark Ruffalo'ya verdiği Shutter Island'ı ben hiç sevmemiştim doğrusu ve o yüzden de bu geri dönüş meselesine biraz şüpheyle bakıyorum. Yine de, bu dönüşün niteliğini düşünecek olursak, o kadar da korkmamıza gerek olmadığı fikrine varabiliriz. Scorsese HBO için Shy-uter Island'ın çok öncesini anlatan bir TV dizisine imza atacak. Boardwalk Empire ile bu konudaki ustalığını dosta düşmana açık bir şekilde kanıtlayan ( sanki buna ihtiyacı varmış gibi ) Scorsese bir kez daha ses getiren bir işe imza atarsa hiç şaşırmayalım. Üstelik pilot bölümün senaryosunu romanın da yazarı olan Lehane kaleme alacak ki, bu da ayrı bir olumlu puan demektir. Son olarak dizini adı Ashecliffe olacak diyeyim ve Scorsese'nin yine HBO için çekeceği bir başka diziye geçeyim. Scorsese'nin müzik aşkını bilen ve onun No Direction Home, The Last Waltz ve Shine A Light gibi filmlerini sevenler için müjdeli bir haber anlamına gelecek olan bu dizide punk ve disco müziğin patladığı yıllarda New York'taki müzik endüstrisini anlatacak usta sinemacı. Yapımcılığını Mick Jagger'ın üstleneceği dizide James Jagger, Bobby Cannavale, Andrew Dice Clay ve Ray Romano gibi isimler kamera karşısına geçecek.

Güzel işler: Kubrick

Guillaume Morellec

Stanley Kubrick az sayıda filmine rağmen sinema tarihinin en etkili beyinlerinden biri olarak geçti kayıtlara. Boşuna değil elbette. Lolita'dan Space Odyssey 2001'e; Clockwork Orange'dan benim favorilerimden The Shining'e üstadın her filmi ayrı bir zirveye konuşlanmış durumda. Tabii onun ilk filmleri genelde biraz gözardı edilir ama olacak o kadar. Yoksa Killer's Kiss ve The Killing noir sinemanın en sağlam işlerindendir ve şiddetle tavsiye edilir. Yukarıda ve aşağıda gördüğünüz tasarımlar ise Stanley Kubrick'in sanatçılara verdiği ilhamlarla yaratılmış işler. Tasarımları yapan sanatçıları adlarını resim altlarında görebilirsiniz ama hangi işin hangi filmden ilham aldığını söyleyerek zekanıza hakaret etmeyeceğim elbette.

eikoojala

Justin VanGenderen

Tracie Ching


Epyon5
Sarah Joncas

Bartosz Kosowaski

Cuddly Rigor Mortis

Nicole Gustafsson

Sam Gilbey

Meghan Stratman

Ivonna Buenrostro



Hollywood'dan taze taze

James Franco'nun yeni film projesi...
Werner Herzog'un yeni TV macerası...
Terminator cephesinden yeni haberler...
Ve Tarantino'nun son marifeti...

Devamlılık Hatası sizi kısa ama heyecanlı bir Hollywood turuna davet ediyor.


James Franco ile başlayalım. Bildiğiniz gibi Hollywood'un altın çocuğu ( ne çok var bu altın çocuklardan değil mi? ) James Franco bir süredir oyunculukla yetinmeyip, yönetmenlik ve yapımcılığa da el attı. Hatta şair ve yazar olarak da kendine bir kariyer inşa etme gayretinde kendisi ve bunda da başarısız olduğunu söylemek, en azından, bize düşmez. Şu sıralar yeni bir film projesi üzerinde çalışan Franco, kimilerine göre, Hollywood üzerine yazılmış en iyi romanlardan birini gözüne kestirmiş. Steve Erickson'ın yazdığı Zeroville adlı roman sinema tutkunu bir adamın 1969 yılında Los Angeles'da yaşadığı maceraları anlatıyor. Kitaptan yeni haberim olduğu için henüz okuyamadım doğrusu, ama içinde John Milius, Martin Scorsese gibi dönemin önemli figürlerinin de yer aldığı Zeroville'i fena halde merak ettiğimi belirtmem gerek. Yukarıdaki fotoğrafta da görebileceğiniz gibi romanın başkahramanı Jerome kafasına Elizabeth Taylor ve Montgomery Clift'in dövmelerini ( A Place In The Sun'dan bir görüntü ) yaptıracak kadar sinema aşığı bir tip ve söylenenlere göre Franco'nun Venedik'ta dazlak kafayla dolaşmasının sebebi de aslında buymuş. James Franco filmi hem yönetecek, hem de başrolünde boy gösterecek. Yeni bilgiler geldikçe de sizinle paylaşacağım elbette.


Ah Werner Herzog. Sinema aleminin en üretken ve en deli yaratıcılarından biri. Benim de en saygı duyduklarımdan elbette. Her yaptığını büyük bir heyecan ve olumlu bir önyargıyla izlediğim ender sinemacılardan olan Herzog'un hzızına yetişmek kolay değil elbette. Hala izlemediğim bir sürü filmi var ve hiç de acele etmiyorum, ki tadını çıkarmak uzun sürsün. Uzatmayayım, Herzog, o tuhaf aksanıyla birçok Hollywood yapımında da yer aldı malumunuz ve şimdi de bir televizyon dizisinde boy gösterecek. Komedi dizisi Parks and Recreation'da küçük bir rol üstlenen Herzog kendisiyle yapılan bir söyleşide dizinin fo-rmatına uygun bir de monolog kaydettiğini belirtti ve ekledi: "Umarım montajda atmazlar". Biz de umarız Werner, biz de.


Ben uzunca bir zamandır ilgimi kaybetmiş durumdayım ama Terminator filmleri hala büyük ilgi görüyor ve bu vereceğim kısa haber de muhakkak birilerinin ajandasında yer alacaktır. İlki 1984 yılında çekilen serinin yeni halkası Terminator: Genisys'in 1 Temmuz 2015'te vizyona çıkacağı zaten bir süredir biliniyordu. Şimdi bu filmin ardından gelecek iki yeni devam filminin de vizyon tarihleri belli oldu. Paramount Pictures'ın açıklamasına göre "Terminator 2" 19 Mayıs 2017'de, "Terminator 3" ise 29 Haziran 2018'de vizyona çıkacak. Meraklısına duyurulur.


Gelelim Quentin Tarantino'ya. Bilenler bilir, Tarantino 2007 yılında çocukluğundan beri gidip film izlediği New Beverly sinema salonun satın almış ve yıkılmaktan kurtarmıştı. Böylece bir sinema salonu sahibi olan usta sinemacı salonda gösterilecek filmlere de damgasını vuruyor haliyle. Yine bilinler bilir, sıkı bir dijital karşıtı olan Tarantino ( ki yeni filmi The Hateful Eight'i 65 mm'lik filmle çekecek ), bugün için bir hayli riskli sayılabilecek bir karar aldı ve New Beverly'de asla dijital kopya göstermeyeceklerini açıkladı. "New Beverly programında bir filmin adını görüğünüzde o filmin dijital değil 35 mm olarak gösterileceğinden emin olacalsınız." diyor QT. Tabii ticari olarak bunun çıkmaz bir sokak olduğunu iddia edenlerin sayısı çok daha fazla, onu da belirteyim.