31.12.2012

Günün trailer'ı: Phantom



Phantom deyince aklınıza Kızılmaske gelmesin, bu başka Phantom. BUrada olay bir denizaltında geçiyor ve söylenenlere inanacak olursak gerçek bir hikaye anlatılıyor. Başrollerde Ed Harris, david Duchovny ve William Fichtner gibi isimler var. Yönetmenliğini Todd Robinson'ın yaptığı filmi Empire biraz The Hunt For Red October, biraz da Crimson Tide karşımı bir film olarak nitelemiş, ki ben de aynı kanaatteyim.

Tom Cruise aksiyonlarına devam



Şu sıralar sinemalarda Jack Reacher ile izleyisiyle buluşmakta olan Tom Cruise yukarıda trailer'ını gördüğünüz filmle 2013 Nisan'ında bir kez daha salonlarda boy gösterecek. Oblivion adlı filmde dünyada insansız hava araçlarının dilinden anlayan son tamircilerden birini canlandırıyor. Joseph Kosinski'nin kendi imzasını taşıyan aynı adlı çizgi romanından uyarladığı filmde ünlü aktörü uzaylılara karşı savaşırken görüyoruz. Filmde ona Olga Kurylenko, Morgan Freeman ve Melissa Leo gibi isimler eşlik ediyor.


Bitmedi. Yukarıdaki fotoğrafta da Tom Cruise'u 2014 yılında vizyona girecek All You Need Is Kill adlı bir başka aksiyon filminde görüyorsunuz. Doug Liman'ın aynı adlı Japon çizgi romanından uyarladığı filmde ünlü aktörü uzaylılara karşı savaşırken izleyeceğiz. Anlayacağınız Tom Cruise üstüste benzer konuları işleyen aksiyonlarla karşımıza çıkacak. Groundhog Day'in bilim-kurgu versiyonu olarak da nitelenen All You Need Is Kill'de ünlü aktöre Emily Blunt ve Bill Paxton eşlik edecek.

28.12.2012

Tarantino'dan bir 2. Dünya Savaşı filmi daha mı?


Bizde henüz gösterime girmediği için fazla bir yankı yaratmadı belki ama dünyada şı sıralar en çok tartışılanii konuşulan ve söyleyecekleri merak edilen isimlerden biri Quentin Tarantino. Spike Lee'nin çıkışıyla gündeme gelen tartışmadan daha önce bahsetmiştim zaten, şimdiyse Tarantino'nun çekmeyi planladığı yeni bir film konuşuluyor. Yönetmen The Root'a verdiği röportajda tam da Normandiya çıkartmasında sonra geçeceğini söylediği bir filmden bahsediyor. Bunun muhtemel bir üçlemenin son halkası olacağını da söyleyen Tarantino filmi Inglorious Basterds'a bağlayacığını belirtiyor. "Adı da Killer Crow, ya da ona benzer bir şey olacak" demiş hatta. senaryo büyük ölçüde hazırmış ama ne zaman çekime başlayacağını henüz bilmiyormuş. Filmde bir grup siyahi askerin çektikleri eziyetten sonra ayaklanıp beyaz askerleri öldürmeleri anlatılacak.

Günün trailer'ı: The Place Beyond the Pines



Blue Valentine'ın yönetmen Derek Cianfance ile aynı filmin başrol oyuncusu Ryan Gosling bir kere daha bir araya geldi ve The Place Beyond the Pines adlı film çıktı ortaya. Drive'ın etkisini atlatamamışken Gosling'i yine benzer bir rolde görmek tuhaf geldi ama olsun, Blue Valentine güzeldi, bu da öyle olabilir. Bradley Cooper, Eva Mendes, ray Liotta gibi isimler de var kadroda. Bekliyoruz.

27.12.2012

Batman logosu, nereden nereye


Batman 80 yılı aşkın bir süredir hayatımızda. Bu süre içinde de çizgiromandan, televizyona ve oradan sinemaya sayısız logosu oldu Batman'in. Yukarıdaki afişte hepsini kronolojik bir halde sıralanmış olarak görüyorsunuz. Aşağıdaysa bazı detaylar var. Güzel bir infografik olmuş. Elbette daha çok grafik sanatının gelişimine dair bir hikayesi var ama olsun, öznesi bizden sayılır.






26.12.2012

Bir Zamanlar Anadolu'da 2012'nin de en iyilerinden


Nuri Bilge Ceylan'ın 2011 yılında Cannes'da Jüri Büyük Ödülü'nü alan son filmi Bir Zamanlar Anadolu'da geçtiğimiz yıl dünyanın birçok önemli eleştirmeni tarafından yılın en iyilerinden biri olarak değerlendirilmişti. Görüyorum ki film 2012'de de etkisini sürdürmüş. Bazı ülkelerde daha geç vizyona çıkmasının bunda bir etkisi var tabii ama BZA'nın bir kez daha yılsonu listelerinde yer alması çok hoş. En son The Hollywood Reporter'ın şef kritiği Todd McCarthy'nin 2012'nin en iyi filmlerini sıraladığı listesinde 4 numarada yer aldı BZA. Filmi Antonioni'nin L'Avventura'sına benzeten ve "unutulmaz" olarak niteleyen McCarthy'nin listesinde 1 numaradaysa Haneke'nin Amour'u var.

"Amerikan köleliği spagetti western değil soykırımdır"



Spike Lee başlıktaki sözleri, tahmin edeceğiniz üzre, Tarantino'nun son filmi Django Unchained için sarfetmiş. haklı olduğu noktalar var gerçekten de. Düşüncelerinin kimseyi bağlamayacağını söyleyen Lee bir derginin sorusu üzerine başladığı konuya twitter'da devam etmiş ve bir kullanıcının éAlt tarafı bir film, ciddiye almamak lazım" sözlerine "Yanlış. Bir Of A Nation yüzünden siyahlar linç edildi bu ülkede." şeklinde cevap vermiş.Filmin "son dece saygısız" olduğunu ve "izlemeyi düşünmediğini" de sözlerine ekleyen Lee biraz abartıyor belki ama Tarantino'nun da, niyeti öyle olmasa bile, kimi zaman fena halde 'politically uncorrect' olduğu aşikar. Elbette sahtekarca bir politik doğruculuk iyice tahammül edilmez bir şey ama duyarlı olmakta da yanlış bir şey yok. Gerçi filmi henüz izlemedik ve yargıya varmak için de acele etmemek lazım, ama bu tartışma daha da büyüyecek gibi geliyor bana. Bu arada hemen hatırlayalım; Spike Lee daha önce de Tarantino'yu eleştirmiş ve Jacki Brown'da çok fazla 'zenci' kelimesi kullandığını söylemişti. "Dikkat edin, ben hiç kullanmasın demiyorum, ben de bir çok filmimde zenci kelimesini kullandım, ama Tarantino'da yanlış giden bir şeyler var" demişti Lee.

25.12.2012

Günün trailer'ı: I'm So Excited



Pedro Almodovar'ın yeni numarası I'm So Excited önümüzdeki Mart ayında İspanya'da, Kasım ayındaysa ABD'de gösterime çıkacak. Tahjminim biz İstanbul Film Festivali'nde izleriz. Kadroda Antonio Banderas, Penelope Cruz, Paz Vega gibi isimler var.

Günün tasarımcısı

The Dark Knight Rises

Noma Bar ödüllü bir tasarımcı. 1973 doğumlu İsrailli sanatçı özellikle de 'negatif uzam' çalışmalarıyla ünlü. Yukarıda ve aşağıda onun kimi filmler için yaptığı illüstrasyonlar var. İncelemeye değer bence.

Citizen Kane

Groundhog Day

Indiana Jones

Jaws

The Avengers

Anne Hathaway ve Samuel L. Jackson'dan Noel kutlaması



Ama ne kutlama. Çok yakında filmleri çıkacak olan iki yıldız karşılıklı hangisinin durumu daha acıklı yarışına giriyor ve bunu da Noel ruhuna uygun şekilde yapıyor. Biri Django Unchained ile ABD'de köleliğin yaşandığı dönemi anlatırken, diğeri Les Miserables ile 18. yüzyıl Fransa'sının sefaletini hatırlatarak karşılık veriyor. Bakalım siz hangisini daha acıklı bulacaksınız?

24.12.2012

Merak ettiklerim



Yıl sonlarında adettendir, bir sonraki yıla dair beklentiler saçılıp dökülür ortalığa. Ben de yakın gelecekte çıkacak filmler arasında bir derleme yaptım ve en merak eetiklerimi bir sıraladım. Başa, yukarıda gördüğünüz The Canyons'ı koyuyorum. bağımsız bir film olan The Canyons özellikle senaristi yüzünden radarıma girdi: Bret Easton Ellis. Yukarıdaki trailer'da da ( harika olmuş bu retro trailer bu arada ) göreceğiniz gibi Ellis twitter bağımlığı bir yazar olarak tanınıyor son zamanlarda. Paul Scrader'ı ise "asla aday gösterilmeyen yönetmen" diye lanse etmişler ki, yalan değil. Başrollerde Lyndsey Lohan ve James Deen'in ( bir porno yıldızı kendisi ) yer aldığı film bir yanıyla tipik bir neo-noir ( hatta retro noir ) bir yanıyla da erotik bir gerilim. Trailer'ın sonunda "çok yakında bir internet servis sağlayıcısında" deniyor ki, bu da acaba hiç mi vizyona çıkmayacak sorusunu getiriyor akıllara.



Cannes'da yarıştığında bir ödül alamadı belki ama ilginç bir şekilde festivalde gösterilen filmler içinde sonradan en çok beğenileni oldu Holy Motors. Yılsonu listelerinin hemen hepsinde adını görüyorum ve çok da merak ediyorum. Leos Carax fazla film çeken bir sinemacı değil bir kere ve önceki ileri de hep etkili, güçlü işler oldu. Mauvais Sang'ı örneğin Les Amanats du Pont Neuf'den daha çok severim ama her ikisi de iyidir ve aklımda yer etmiştir. Denis Lavant ile yürüttükleri sadık işbirliği ise ayrıca hoşuma gider doğrusu. Holy Motors'da ayrıca Kylie Minogue da var ki, merak etmiyor değilim.



Tabii ki Peter Greenaway'in yeni filmi Goltzius and the Pelican Company de bu listede yerini alıyor. Günümüz sinemasının çok ötesinde bir yerde duran üstadı yakından takip etmeye devam ediyorum. Bu yıl içinde ( 2013'ten söz ediyorum ) izlemeyi umduğum bu son filminde Greenaway erotik baskılarıyla meşhur Hollandalı sanatçı Hendrik Goltzius'un hayatından esinlenmiş. Meraklısı için hemen hatırlatayım, sonuçta bir üçlemeye bağlanacak olan bu film Nightwatching ( Rembrandt ) ile başlayan ve Bosch'un hayatına dair bir üçüncü filmle bitecek olan serinin 2. halkası.



District 9 ile takibe aldığım sinemacılardan biri olmuştu Neill Blomkamp. Şimdi sırada Elysium var. Filmin henüz trailer'ı çıkmadığı için koyamıyorum ama yukarıdaki kısa videoda konusuna dair kimi ipuçları bulabilirsiniz. Filmde Matt Damon, Jodie Foster, Sharlto Copley ( District 9'da bir harikaydı, iyi ki burada da var ) ve Alice Braga gibi isimler rol alıyor. Jodie Foster "Bu District 9'dan çok farklı bir film demiş. Eylül ayında izleyeceğiz inşallah.



En son ne zaman güzel bir Pacino filmi izlediniz? Aynı soruyu Cristopher Walken için de sorabilirsiniz. Ben ikisini de çok özledim ve doğrusu ve acaba diyorum The Stand Up Guys onlarla hasret gidereceğim film olabilir mi? Trailer fena görünmüyor ama maalesef bu işler belli, olmaz. Sizin anlayacağınız bu filmi de merak ettiklerim listesine koyuyorum ama diğerleri kadar umutlu değilim doğrusu.

Günün trailer'ı: The Great Gatsby



Robert Redford ve Mia Farrow'un başrollerini paylaştığı ilk versiyonun ötesine geçecek mi bilemiyorum ama Baz Luhrmann'ın The Great Gatsby'si bir hayli iddialı görünüyor. Kadro fena değil, müzikler sağlam... Ama tabii bunlar yetmez, bir de senaryoyu görmek lazım. Uzatmayayım, 2013'ün merakla beklenen filmlerinden biri The Great gatsby.

17.12.2012

Peter Jackson'ı Hobbit'de gördünüz mü?



Gördünümz mü değil de tanıdınız mı diye sormalıydım herhalde. Ben açıkçası tanımadım ve yukarıdaki röportajı izleyince varlığından haberdar oldum Jackson cameosunun. Filmi henüz izlemeyenler okumayı bırakabilirler isterlerse, zira Peter Jackson'ın hangi sahnede göründüğünü kendileri bulmak isteyebilirler. İzleyip de ( benim gibi ) farketmeyenler içinse, hemen söyleyeyim, kendisi sakallı bir cüce rolünde filmin başlarında Smaug'dan kaçarken görünüyor. Bir daha izleyecek olursam kaçırmam herhalde.

11.12.2012

Günün trailer'ı: World War Z



Başrolünü Brad Pitt'in oynadığı World War Z'nin trailer'ı etkileyici doğrusu. Filmin yönetmeni Marc Foster'ın çok istikrarlı bir yönetmen olmayışı beni asıl düşündüren. Monster's Ball ve Stranger Than Fiction gibi görece iyi filmlerin yönetmeni olan Foster ne yazık ki Quantum Of Solace gibi fena bir filme de imza attı. Öte yandan The Killing'in başrol oyuncusu Mireille Enos'un da filmde başrollerden birini üstlenmesi beni ayrıca sevindirdi. Neyse, Haziran ayında filmin akıbetini göreceğiz.

Criterion'dan 2012'nin en iyileri

The Best Films of 2012: A Video Countdown from david Ehrlich on Vimeo.

Criterion'ı bilmeyen pek kalmamıştır herhalde. Tam adı The Criterion Collection olan şirket 1984 yılında kuruldu ama en çok DVD çağında adı ünlendi. Önemli yönetmenlerin filmlerine yaptıkları özel koleksiyon edisyonlarıyla bir anda DVD dünyasında yıldızlaşan şirket her sinefilin mutlaka yakında takip ettiği bir kurum. İşte Criterion yılın en iyilerini belirlemiş ve üstelik bunu bir videoyla yapmış. Yukarıda izleyeceğiniz videoda Criterion'a göre yılın en iyi 25 filminden görüntüler var. Bakalım sizin kafanızdaki listeye uyuyor mu?

Alternatif son: Seven


Bu alternatif sonlar bazen çok güzel olabiliyor. Kimileri gerçekten hınzır senaryolar oluyor bunların, kimilerinin de çizgisi çok güzel oluyor. Bazen ikisi de çok iyi oluyor ki o zaman tadından yenmiyor. Böyle bir seriyi aslında Yer Gösterici'de de başlatmak istiyoruz kısmetse. Bakalım onlar hoşunuza gidecek mi? Yukarıda gördüğünüz Seven alternatif sonunu Andres Lozano yapmış bu arada. Çok müthiş değil belki ama fena da değil bence.

10.12.2012

Günün trailer'ı: Sellebrity



Şöhret, paparazziler ve aralarındaki savaş... Sellebrity günümüzde şöhretin getirdiği en bariz sabitlerden biri olan medya ilgisini ve bunun o şöhretler üzerindeki etkisini ele alan bir belgesel. Sadece bu etki de değil aslında filmden kalanlar, bir de bu medya ilgisinin getirdiği boş şöhretler var ki, sanıyorum toplum aslen buraya doğru hızla kayıyor. Filmi izlemedim ama yukarıdaki görüntülerden bunu çıkardım. Umarım yakında izleriz.

Boston ve Los Angeles'dan yılın en iyileri



Eleştirmenlerin seçimlerine devam... Boston Film Eleştirmenleri Birliği yılın en iyilerini şöyle belirledi:

En İyi Film: Zero Dark Thirty
En İyi Yönetmen: Kathryn Bigelow ( Zero Dark Thirty )
En İyi Erkek Oyuncu: Daniel Day Lewis ( Lincoln )
En İyi Kadın Oyuncu: Emmanuelle Riva ( Amour )
En İyi Yard. Erkek Oyuncu: Ezra Miller ( The Perks of Being A Wallflower )
En İyi Yard. Kadın Oyuncu: Sally Field ( Lincoln )
En İyi Senaryo: Tony Kushner ( Lincoln )
En İyi Görüntü Yön: Mihai Malaimare Jr. ( The Master )
En İyi Belgesel: How To Survive A Plague
En İyi Animasyon film: Frankenweenie
En İyi Yabancı Film: Belli değil


Los Angeles Film Eleştirmenleri Birliği ise bakın nasıl sıraladı yılın en iyilerini:

En İyi Film: Amour
En İyi Yönetmen: Paul Thomas Anderson ( The Master )
En İyi Erkek Oyuncu: Joaquin Phoenix ( The Master )
En İyi Kadın Oyuncu: Emmanuelle Riva ( Amour ) ve Jennifer Lawrence ( Silver Linings Playbook )
En İyi Yard. Erkek Oyuncu: Dwight Henry ( Beasts of the Southern Wild )
En İyi Yard. Kadın Oyuncu: Amy Adams ( The Master )
En İyi Senaryo: Chris Terrio ( Argo )
En İyi Görüntü Yön: Roger Deakins ( Skyfall )
En İyi Belgesel: Gatekeepers
En İyi Animasyon film: Frankenweenie
En İyi Yabancı Film: Holy Motors

Gösdüğünüz gibi Boston ve L.A. seçkileri birbirine neredeyse bir iki ödül hariç hiç uymuyor. Sanırsınız iki yakada iki farklı vizyon programı vardı 2012'de. Değil tabii, sadece bu yıl Oscar'da en iyileri kestirmek o kadar kolay olmayacak. Ama tabii meslek birlikleri işin içine girince manzara daha netleşecektir diye düşünüyorum.

Pacino Glengarry Glenn Ross ile bir kez daha sahnede


David Mamet'in muhteşem oyununu sahnede izleme şansım olmadı ne yazık ki, ama James Foley'nin son derece ustalıklı sinema uyarlamasını bir kaç kez izledim. O zamandan beri de sorarım hep kendime, neden bu oyunu Türkiye'de şöyle sağlam bir kadroyla sahnelemezler diye. ben bu soruyu soradurayım, oyun ABD'de yaklaşık 30 yıl sonra bir kez daha tiyatro sahnesinde hayat buldu. İzlemedim elbette ama kimi eleştirilerini okudum ve açıkçası biraz şaşırdım. İzleyenler bilirler filmde Jack Lemmon başta olmak üzere tüm oyuncu kadrosu ( Al Pacino, Kevin Spacey, Alan Arkin, Ed Harris, Jonathan Pryce ve oyunda olmayan ama film için yazılan bir rolle Alec Baldwin ) birinci sınıf bir performans sergiler. Bu kadrodan sadece bir kişi oyunun yeni sahnelenişinde yer almış, o da Al Pacino. Yalnız Pacino bu kez filmde canlandırdığı Ricky Roma karakterini değil, eski toprak Shelley karakterini canlandırmış. Filmde bu rolü Jack Lemmon oynamıştı ve gerçekten döktürmüştü. Zaten hem komediyi hem de dramı Jack Lemmon kadar iyi oynayabilen oyuncu sayısı çok azdır ve filmde de onun o acınası komik hali akıllara kazınmıştır. Okuduğum eleştirilerden anladığım kadarıyla Pacino bu kez biraz çuvallamış ve Shelley karakterini yeterince derinlikli bir şekilde aktaramamış. Şimdi doğruya doğru, oyun tek bir karakterin üzerine kurulu değildir ve tam bir ensemble işidir. Yani Shelley rolüne A sınıfı bir yıldızı koyup, diğer rollere o derece tanınmayan oyuncuları doldurursanız ortaya tuhaf birşey çıkar. Kadrodaki isimlerden Richard Schiff örneğin iyi bir aktördür ama Pacino'nun karşısına koyarsanız tutmayabilir. Yine de asıl sorun anladığım kadarıyla Pacino'nun Shelley rolünün gerektirdiği kırılganlığı, çaresizliği ve trajik-komik çırpınışlarını yeteri kadar yansıtamamış olması. En azından eleştirilerden anlaşılan bu.

7.12.2012

Günün trailer'ı: Now You See Me



İllüzyonistlerle ilgili filmler hep ilgimi çekmiştir. tabii ki aslında illüzyon denilen şey ilgimi çekiyor herşeyden önce. Ama doğrusu bu konuyu işleyen ve iyi diyebileceğim film sayısı çok fazla değil. The Prestige son yıllarda illüzyonistlerle ilgili çekilen en iyi filmdir örneğin ama The Illusionist için aynı şeyi söyleyemem. Louis Letterier imzalı Noe You See Me içinse umarın iyi çıkar diyebiliyorum sadece.

6.12.2012

Günün tasarımcısı: Dan Panosian


Amarikalı illüstratör Dan Panosian'ın çizgiroman stilindeki tasarımları benim hoşuma gitti doğrusu. Zaten kendisi de daha çok grafik romanlarda çalışan bir tasarımcı. Mad Men için yaptığı çizimler özellikle dikkat çekici ama X-Men  ya da Hitchcock için de bir hayli sağlam çalışmaları var.












4.12.2012

New York Eleştirmenler Birliği Zero Dark Thirty dedi


Eleştirmenlerin seçimleri özellikle Oscar yolunda bir hayli belirleyici olabiliyor. Şu sıralar özellikle ABD'de hemen her eyalet ya da kentin eleştirmen dernekleri yılın en iyi filmlerini belirliyor ve bunların ilki de New York'un eleştirmenleri oldu. Henüz bizde vizyona girmedi ( hatta ABD'de girmedi ) ama festivallerde ya da özel gösterimlerde izlemiş olacaklar ki, New Yorklu eleştirmenler Kathryn Bigelow'un son filmi Zero Dark Thirty'yi yılın en iyisi ilan ettiler. Kathryn Bigelow yılın en iyi yönetmeni ünvanını da kazanırken Daniel Day Lewis son filmi Lincoln ile yılın en iyi erkek oyuncusu oldu. Aynı filmdeki rolüyle Sally Field en iyi yardımcı kadın oyuncu seçildi. En iyi kadın oyuncu ünvanı ise The Deep Blue Sea ile Rachel Weisz'a gitti. Berni ve Magic Mike adlı filmlerdeki rolleriyle Matthew McConaughey en iyi yardımcı erkek oyuncu ünvanına layık bulundu. En iyi yabancı film ödülünü ise Haneke'nin Amour'u aldı.

Günün trailer'ı: The Grandmasters



Çinli usta yönetmen Wong Kar Wai en son 2007'de Cannes'da gösterilen My Blueberry Nights'ı çekmişti ( sonrasında çektiği kısaları saymıyorum ) ama doğrusu ben hala In The Mood For Love'ı aşamadığını düşünüyorum. Tabii Happy Together ve Chunking Express gibi filmlerini de unutmamak gerek. Uzatmayayım, üstadın önümüzdeki günlerde vizyona çıkacak yeni filmi The Grandmasters akla Zhang Yimou filmlerini getiren bir wu-xia filmine benziyor. Güzel olabilir de, olmayabilir de...

Cahiers du Cinema'ya göre 2012'nin en iyileri


Dünyanın en köklü ve en saygın sinema dergilerinden Cahiers du Cinema'nın son sayısında yılın en iyi filmleri listesi yayınlandı. Yani yılın o dönemine girdik anlayacağınız. Şimdi hemen her yerde bu listelerden görmeye başlarız artık. Tabii ki Cahiers'nin seçimi diğerlerine benzemez, atlamamak lazım. İşin kötü yanı aşağıdaki listede göreceğiniz filmlerin birçoğu bizde vizyona girmedi maalesef. Bazılarını festivallerde izledik ama ne yazık ki bu liste biraz marjinal kalacak.

1. Holly Motors - Leos Carax
2. Cosmopolis - David Cronenberg
3. Twixt - Francis Ford Coppola
4. 4:44 Last day on Earth - Abel Ferrara
4. In Another Country - Hong Sang-soo
4. Take Shelter - Jeff Nichols
7. Go Go Tales - Abel Ferrara
8. Tabu - Miguel Gomes
9. Faust - Alexander Sokurov
10. Keep The Lights On - Ira Sachs

3.12.2012

Günün afişi


Shane Carruth'un 2004 tarihli filmi Primer zaman yolculuğunu konu alan filmlerin en iyilerinden biriydi. Sadece senaryosu değil, görsel dili de muhteşemdi bence. O zamandan beri pek ortalarda gözükmeyen Carruth nihayet yeni filmiyle geliyor. Yukarıda afişini, aşağıda da bazı fotoğraflarını gördüğünüz Upstream Color yine ilginç bir film olacak gibi. Bir adamla bir kadının tuhaf bir yaşayan organizmayla olan hikayesini anlatan filmde Andrew Sensenig, Brina Palencia ve Shane Carruth başrolleri paylaşıyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Carruth piyasadaki en has bağımsızlardan biri. İlk filmi Primer'de de birçok şeyi tek başına halletmişti, bu sefer de. Üstelik bu sefer görüntü yönetmenliğini de o yapmış filmin. Yani çekmiş, yapımcılığını üstlenmiş, müziklerini bestelemiş, senaryoyu yazmış, kurguyu yapmış, bir de oynamış; daha ne yapsın?



De Niro: "Yakında çekilirse iyi olur"


Robert De Niro geçtiğimiz günlerde kendisine sorulan bir soru üzerine Martin Scorsese ile birlikte çekeceği The Irishman için söylemiş yukarıdaki lafı. yaklaşık 2 yıldır bu film hakkında çeşitli haberler çıkıyor, görmüşsünüzdür, ama ne zaman çekileceği hala belli değil. Filmin kadrosu tam bir rüya takımı: De Niro, Pacino, Pesci, Keitel ve hatta belki DiCaprio. İşte De Niro film için "Bir an önce çekilse iyi olur, yoksa hepimiz burada olamayabiliriz" demiş. Haksız da değil hani.

Woody Allen ile sıradışı bir söyleşi



Sıradışı lafını da pek sevmem aslında. Manasız ve aslında çok sıradan bir iddiadır ama bu sefer belki çok da yanlış olmadı zira Woody Allen ile söyleşiyi yapan Robert Weide özellikle değişik bir şey yapmak istediğini vurguluyor. Sorduğu bazı sorular ve aldığı yanıtlar ilginç gerçekten de. İzlemenizi tavsiye ederim.