Fatih Akın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fatih Akın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24.05.2012

Cannes'da halay enternasyonal



Dikkat!! Bu yazı daha önce ntvmsnbc'de yayınlanmıştır.

Böyle anlar vardır: durup nerede olduğunuzu hatırlamaya çalıştığınız. Ben de onlardan birini yaşıyorum şimdi karşımda halay çeken gruba bakarken.Türkler ve Almanlardan oluşan kadınlı erkekli bir grup Fransa’nın Cannes şehrinde, hem de dünyanın en önemli film festivali sürerken coşkulu bir halaya kalkışmış ve ben gördüğüm manzarayı nasıl yorumlayacağım konusunda fena halde kararsızım. Elimdeki içkiden bir yudum daha alıp konuyu daha fazla uzatmamaya karar veriyor ve “en iyisi artık gidip yatmak” diye düşünerek kendimce bir çözüme ulaşıyorum.

Partinin müzikleri Adam Bousdoukos'a emanet
Ama biz isterseniz başa dönelim. Bir önceki gece yine aynı sahilde bu geceki gruba göre daha az kişinin katıldığı partinin ardından bu kez Türk ve Alman standlarının ortaklaşa düzenlediği bir parti için erken saatlerden itibaren yoğun bir trafik başlıyor. Partinin evsahipliğini aslında Alman standı yaptığı için biz Türkler davetiye bulmakta zorlanıyoruz. Elbette sevgili Ahmet Boyacıoğlu NTV ekibinin davetiyelerini çoktan rezerve etmiş durumda ama etrafta o kadar çok talip ve bu yıl Cannes’da o kadar az parti var ki davetiyeler kapanın elinde kalıyor. Erken saatte davetiyelerimizi cebimize attığımı için içimiz rahat bir şekilde akşam yemeğine gidiyor ve saat 22.00 civarı kendimizi Uluslararası Köy’e atıyoruz.Fatih Akın henüz gelmemiş. DJ standındaysa tanıdık bir sima çarpıyor gözüme: Soul Kitchen’ın sempatik başrol oyuncusu Adam Bousdoukos.Zaten partidekiler de farkında onun varlığının ve arada bir yanına gidip fotoğraf çektiriyor bazıları.
Ahmet Boyacıoğlu, Fatih Akın ve Kültür Bkn. Müşavir Yrd. Faruk Şahin

Yanyana konumlanmış Türk ve Alman standlarının ortak sahili kısa sürede bir hayli doluyor ve “Fatih Akın nerede?” sorusu daha sık işitilmeye başlıyor. Bir ara Alman standının içine kafamı uzatıyor ve ünlü yönetmenin gelmiş olduğunu görüyorum. Hemen etrafımdakilere yayıyorum bu haberi ve ortalık hareketleniyor. Alman televizyonundan genç bir kadın onunla röportaj yapmaya başlıyor ve ortaya bir anda bir sürü kamera ve çok daha fazla fotoğraf makinesi çıkıyor. Parti tam anlamıyla başladı artık.
Etrafıma bakıp kimler gelmiş anlamaya çalışıyorum. Ortam daha kalabalık, alan daha geniş olduğu için işim kolay değil. Etrafta bir süre teftiş yapınca bir önceki geceye de katılan Zeynep ve Selim Atakan çifti, Özgü Namal, Gülçin Santırcıoğlu, Azize Tan, Vecdi Sayar gibi simaların yanısıra vaktinin büyük kısmını film izleyerek geçiren Atilla Dorsay’ın da burada olduğunu görüyorum. Nuri Bilge ceylan’ın ise odasında kalıp çalışmayı tercih ettiğini öğreniyoruz. Bu geceki partinin ağırlığı ise şarkı değil dans. Adam’ınçaldığı parçalar 90’ların dans müziklerinden tutun da Michael Jackson klasiklerine; rock’n roll’un ilk dönemlerinden balkan ezgilerine kadar geniş bir yelpazede seyrediyor ve insanlar büyük bir keyifle dans ediyor. Bir ara etrafa bakınırken Fatih Akın’ın ortadan kaybolduğunu fark edip araştırmaya koyuluyorum ve ünlü yönetmeni kumsalın denizle birleştiği bölgede Çamburnu sakinleriyle sohbet ederken buluyorum. Karadeniz’deki çay sorununu ve Çaykur’un durumunu konuşuyorlar bu sefer de.

Yekta Kopan ve Zeynep Atakan partide eğlenirken

Dans pistine döndüğümde yol arkadaşım Yekta Kopan’ın gerçekten koptuğunu ve mahir figürleriyle herkesi coşturduğunu görüp ona ayak uydurmaya çalışıyorum. Gündüz kendini gösteren yağmurun ardından hava son derece yumuşak,nemsiz ve ne kadar dans edersek edelim terlemiyoruz. Bir süre sonra ortam halaya dönünce kenara çekilip meydanı halay üstatlarına bırakıyoruz ve Türk standının gözbebeği Mukaddes hanımın liderliğindeki grubu izliyoruz. “Halay enternasyonal” diye geçiriyorum içimden. Sinemanın ve müziğin insanları birleştirici gücü böyle bir şey işte.

Ertesi sabah: Türk standında hava sakin ama esen rüzgar yüzünden deniz bir hayli dalgalı Cannes’da. Sabah 08.30’da azimli bir şekilde sinemaya giden Nuri Bilge Ceylan ve Selim Atakan’ı görüyoruz. John Hillcoat’un Lawless adlı filmini izlemişler ve hiç beğenmemişler. Öte yandan Altın Palmiye sahibi Cristian Mungiu’nun Beyond The Hills filminin çok iyi olduğu duyumlarını almış Ceylan ve muhakkak görülmesi gerektiğini düşünüyor. Eh, Cannes’ın gediklisi Nuri Bilge Ceylan böyle söylüyorsa, bir bildiği vardır elbette.

Fatih Akın soruyor: "Osman Pepe nerede şimdi?"



Dikkat!! bu yazı daha önce ntvmsnbc'de yayınlanmıştır.

Başlıktaki soru yeni filmi Cennetteki Çöplük’ün özel gösterimi için Cannes’a gelen Fatih Akın’a ait. Bu sorunun arkasındaki hikayeyse bir hayli ilginç. Akın 2008’de Cannes’da yarışan Yaşamın Kıyısında filminin çekimleri için Karadeniz’de bulunduğu sırada cennet gibi doğanın içine dev bir çöplük yapıldığını görünce deyim yerindeyse aklını kaçıracak gibi olur ve bu durumu kabullenemeyeceğini fark eder. Hemen yerel yönetimle temasa geçen ünlü yönetmen Trabzon’un Çamburnu köyündeki çöplüğün kaldırılması için ne gerekiyorsa yapılması için yetkililere çağrıda bulunur. Bu çağrısı karşılıksız da kalmaz; zamanın Çevre Bakanı Osman Pepe bir süre sonra Fatih Akın’la görüşür ve “Sen ne uğraşıyorsun bu işlerle, git filmin çek” der. Pepe’nin Akın’a çekmesini tavsiye ettiği film hangisidir tam olarak bilinmiyor, ama Fatih Akın bu sözleri kendine şiar edinir ve Çamburnu’ndaki çöplüğün ve bu çöplüğün kaldırılması için mücadele eden köylülerin belgeselini çekmeye karar verir. İşte bu belgeselin Cannes’daki gösterimi öncesinde Gece Gündüz programı için bir röportaj yaptığımız Fatih Akın şimdi soruyor: “Ben buradayım, Osman Pepe nerede şimdi?”. Tabii Fatih Akın’ın söyledikleri bununla sınırlı değil. Yönetmen, Yekta Kopan’a verdiği röportajda kişisel dünyasından, belgesel sinemacılığına ve çevre sorunlarına dair gerçekten çok önemli açıklamalarda bulundu. Gece Gündüz’ü kaçırmamanızı tavsiye ederim bu anlamda. Kaçıranlar ntvmsnbc.com'dan tekrarını izleyebilir.

Bünyamin Seyrekbasan, Çamburnu Bld. Bşk. Hüseyin Alioğlu ve Fatih Akın

Fatih Akın Cannes’da yalnız değil bu arada. Yanında Çamburnu beldesinin Belediye Başkanı Hüseyin Alioğlu ve filme çok emeği geçmiş Bünyamin Seyrekbasan da var. Üstelik Akın gerek Alioğlu’nu, gerekse Bünyamin beyi her gittiği yere götürüyor ve onların her yerde seslerini duyurabilmeleri için elinden geleni yapıyor. “Zaten bundan sonraki bütün festivallere de siz gidin” diyor onlara. Yeni filmine başlayacağı için meşgul olacağını bahane ediyor ama bir yandan da onları daha aktif olmaları için teşvik ediyor sanki.

Cennetteki Çöplük ile konuşurken Fatih Akın özellikle Bünyamin beyin ona ne kadar yardımcı olduğunun da altını çizerek yol arkadaşını taltif etmekten geri kalmıyor: “Bünyamin bey aslında fotoğrafçı ve hayatını düğünlerde falan video çekerek kazanıyor. Ama bu cep telefonları ve dijital kameralardan sonra işsiz kalmış. Boş vakti de olduğu için sağolsun bana çok yardım etti. Filmin %70’ini onun çektiği görüntülerden oluşturdum” diyor. Gerçekten de filmin afişine baktığımda Bünyamin Seyrekbasan’ın görüntü yönetmeni sıfatıyla yer aldığını görüyor ve içimden “Helal olsun, ikisine de” diyorum. Ama en çok da Fatih Akın’a. Bakmayın, kolay değildir sinema dünyasında bu derece önemsenen bir figürün egolarını bu kadar geriye itip de sözcüsü olduğu davayı öne ıkarması. Hele gece saatlerinde filmin şerefine verilen ve 300 – 400 kişilik bir grubun eğlendiği plaj partisinde kendisini deniz kıyısında Çamburnu sakinleriyle hala çevre sorunlarını konuştuğunu görünce saygım da hayranlığım da bir kat daha artıyor.

Son olarak Fatih Akın’ın yakında yeniden sete çıkacağını ve daha önce “aşk” ve “ölüm” bölümlerini çektiği üçlemesinin son ayağı olan “şeytan”ı çekeceğini belirteyim ve noktayı koyayım.

30.07.2009

Fatih Akın "Soul Kitchen" ile Venedik'te


Venedik Film Festivali'nde bu yıl Türk sineması yok, Türk yönetmen var. Gerçi Fatih Akın'ı Alman sayanlar da az değil ama, örneğin Cannes Film Festivali'nde resmi katalogda "Türk yönetmen" ibaresi yer almıştı onun sayfasında. Herneyse, 66. Venedik Film Festivali'nin programı açıklandı ve Fatih Akın'ın ( Soul Kitchen ) yanısıra şu isimlerin yarışmaya kabul edildiği görüldü: Michael Moore ( Capitalism: A Love Story ), Werner Herzog ( Bad Lieutenant: Port of Call New Orleans ), Todd Solonz ( Life During Wartime ), Jacques Rivette ( 36 vues du Pic Saint Loup ), George Romero ( Survival of the Dead ), Patrice Cherau ( Persecution ), Claire Denis ( White Material ). Listenin tamamını Venedik Film Festivali sitesinden bulabilirsiniz. Bu yıl Fransız ve Amerikan filmleri ağırlıkta. Onları İtalyan sineması takip ediyor ama yarışmada yukarıda saydıklarımdan daha yıldız isimler de yok. Soderbergh ve Oliver Stone ( Chavez'in belgeselini çekmiş bu kez ) yarışma dışı katılıyor. Yarışma filmleri içinde en çok Herzog'u merak ediyorum elbette, bir de Fatih Akın'ın filmini. Türk sinemasının olmayışı ise üzücü ama şaşırtıcı değil. Nedense yılın bu zamanında bizimkiler ya çekimde oluyor, ya da montajda. Hazır olanlar da Venedik için yeterli görülmüyor anlaşılan.