4.12.2009

Slavoj Zizek ve Udi Aloni ile bir gün



Uzun, yorucu ama kesinlikle unutulmaz bir gündü. Dün sabah ilk iş NTV'den kameran arkadaşım Gürkan ile birlikte Boğaziçi Üniversitesi'ndeki Saatli Bina'ya gittik ve Slavoj Zizek'in basın toplantısının yapıldığı Kriton Curi Salonu'na girdik. Zizek o her zamanki heyecanlı üslubuyla, karşısındakilere makinalı tüfek bir şeyler anlatıyordu. Toplanıta fazla kalamadık zira İsrailli sinemacı Udi Aloni gelmişti ve dışarıda bizi bekliyordu. Aloni ile 45 dakikayı aşan bir mülakat yaptık. Zaman zaman o da bir hayli heyecanlandı ve hatta duygusal anlar yaşadı. Forgiveness adlı filminin DVD'sini ve türkçeye çevrilen Bir Yahudi Ne İster? başlıklı kitabın bir kopyasını verdi. Aloni ( ki umarım o uzun röportajı bu sayfalarda yayınlarım bir ara ) Filistin sinemasından tutun da ( Elia Suleiman'a çok hayran ), Waltz With Bashir'in ideolojik yanlışlıklarına ( "Ari Folman Altın Küre ödülünü alırken bile doğru olanı yapamadı, sadece o yıllarda doğan çocuklara atıfta bulundu, oysa özür dilemeliydi" diyor ); Kasmir adlı belgeselinden yakında çekmeye başlayacağı filmlere kadar birçok konuda konuşta ve özellikle "ikiulusluluk" kavramının altını çizdi. Encore Yayınları tarafından basılan kitabı ( ve kitapla birlikte verilen Forgiveness DVD'sini ) herkese tavsiye ederim.

Aloni ile röportajımız bittiğinde gördük ki Zizek'in basın toplatısı da aynı anlarda bitmiş ve bir anda herkes koridorda karşı karşıya geldi. Ardından Zizek, Aloni ve Encore'cular dinlenmek için başka bir yere gittiler ve ben de konferansı beklemeye başladım. Bu bekleyiş sırasında eski okulumu biraz turladım ve hatıralarda kısa bir yolculuk yaptım ister istemez. Neyse uzatmayalım, saat 13'te başlayacağı duyurulan ve aşırı kalabalık yüzünden biraz geç başlayan konferans tam da beklediğim gibi, son derece zihin açıcı ve eğlenceli geçti. Daldan dala atlayan ve ele aldığı her konuyu anılarıyla ya da nadir anekdotlarla destekleyen Zizek dinleyicileri kolayca avucunun içine aldı ve yaklaşık 100 dakika boyunca da bırakmadı. Kahve arasını ise "ben kahve aralarını hep bir şeyler yaparak değerlendiririm" diyerek imza vermeye başladı. Hızlı davranıp önlere geçtim ve hemen Parallax View'ü imzalatarak dışarı, sigara bulmaya çıktım. Bulamadım, çay içtim, geri döndüm. 30 dakika boyunca hiç durmadan kitap imzalayan Zizek ( bazı okurlar 10 - 15 kitap imzalattı, yuh artık ) resmen kan ter içinde kaldı ama en ufak bir yorgunluk belirtisi göstermediği gibi hiç şikayet de etmedi. Hiç yerinden kalkmadan soru-cevap bölümüne başladı üstelik. Yaklaşık bir saat daha konuştuktan sonra, arkadaşının daha fazla kendini paralamasına dayanamayan Udi Aloni ortaya atıldı ve günü kapatması için Zizek'e alenen baskı yaptı. Ertesi gün ( yani bugün ) birlikte yapacakları sohbette hesaplaşma sözü vererek toplantıyı bitirdiler.

Ama Zizek'in günü bitmemişti. Gece saat 22!de Slavoj Zizek, yanında Encore yeyınlarından Mehmet ile beraber NTV'ye geldi. Can Dündar'ın Canlı Gaste programına katılmak üzere binaya gelen Zizek ile kantinde oturduk ve 45 dakika kadar muhabbet ettik. Ofislerimizi gezdirdik, birlikte fotoğraf çektirdik, ben oğlumun fotoğrafını gösterdim, o 10 yaşındaki oğluyla maceralarını anlattı. Korsan DVD'lerden ( bu konuda Çin bir numaraymış örneğin, Criterion'dakiler bile orijinalini kaybettikleri bir filmin sağlam kopyasını Çin'deki korsancılardan almışlar - dedi Zizek ), twitter'a ( twitter'da onun adına yazan-lar kesinlikle kendisi değilmiş ); MIT'dekilerin yeni buluşu olan bir aletten ( Mistry 6th Sense diye google'da arayın, müthiş bir şey ), Ayn Rand'a birçok konuda lafladık, zamanı bir anda tükettik. Sonra o oteline gitti, ben de evime. Güzeldi.

2 yorum:

  1. Kıskandım sizi efenim ... ne diyeyim...

    YanıtlaSil
  2. Zizek'le fotoğrafınızı gösterebilmek için kendi kimliğinizi ifşa etmişsiniz bakıyorum Emrah Bey...

    YanıtlaSil