Vizyona geçen Cuma giren Zombieland yılın iz bırakan komedilerinden bana sorarsanız. Uzun zamandır, bir iki örnek hariç, ne korku sinemasına, ne de komediye dair iyi birşeyler izleyebildik maalesef. O yüzden, tipik bir korku filmi sayılmasa da, Zombieland ilaç gibi geldi. Zombiler, vampirler, kurt adamlar hep birer metafor malum, ama galiba içlerinde zombilerin ayrı bir yeri var. Yaşayan ölü kavramı ( kavram lafı da ne abuk kaçtı ama, olsun ) insan zihninin oldum olası uğraştığı bir mevzu. Vampirlik örneğin, daha çok ölümsüzlük, sonsuz yaşam gibi meseleler etrafında dönüyor. Oysa zombi dediğin şey büyük plazalarda ( mor ve ötesi'ne ve sevgili dostum Gürcan'a selamlarımla ) hemen her gün karşına çıkan yaratıklar. Ya da alışveriş merkezlerinde, marketlerde, benzincilerde. Alt okumalarla falan fazla bir derdi olmayan Zombieland'de bile markette açlıktan gözü dönmüş bir şekilde koşuşturan obez zombileri görünce insanın aklına benzer şeyler geliyor haliyle. Filmin genel anlamda temposu, anlatımı ve esprisi yerinde. Zombilerin biraz fazla plastik ( hatta neredeyse estetik ) durduğu ve izleyende herhangi bir korku hissi uyandırmadığı ( oysa Resident Evil'ın -oyundan bahsediyorum elbette-insanda joypad'i fırlatıp kaçma duygusu uyandıran zombileri öyle mi ya? ) gerçek ama nihayetinde bu da mizah yanı öne çıkan bir film, şaşırmamak lazım. Özellikle filmin başlarındaki "kurallar" bölümleri çk iyi kotarılmış. Az sayıda oyuncunun yer aldığı filmde genç aktör Jesse Eisenberg bir adım öne çıkıyor gibi ama Woody Harrelson ve Abigail Breslin de hiç fena değil. Yine de kısacık bölümüyle filmi çalıp giden Bill Murray'e dikkat. Bu arada filmin snema tarihinin en çok hasılat toplayan zombi filmi lduğunu da belirteyim. Darısı Ada: Zombilerin Düğünü adlı yerli zombi filmimizin başına. Yıldız verecek olursam: ***1/2
29.12.2009
Kritik: Zombieland
Vizyona geçen Cuma giren Zombieland yılın iz bırakan komedilerinden bana sorarsanız. Uzun zamandır, bir iki örnek hariç, ne korku sinemasına, ne de komediye dair iyi birşeyler izleyebildik maalesef. O yüzden, tipik bir korku filmi sayılmasa da, Zombieland ilaç gibi geldi. Zombiler, vampirler, kurt adamlar hep birer metafor malum, ama galiba içlerinde zombilerin ayrı bir yeri var. Yaşayan ölü kavramı ( kavram lafı da ne abuk kaçtı ama, olsun ) insan zihninin oldum olası uğraştığı bir mevzu. Vampirlik örneğin, daha çok ölümsüzlük, sonsuz yaşam gibi meseleler etrafında dönüyor. Oysa zombi dediğin şey büyük plazalarda ( mor ve ötesi'ne ve sevgili dostum Gürcan'a selamlarımla ) hemen her gün karşına çıkan yaratıklar. Ya da alışveriş merkezlerinde, marketlerde, benzincilerde. Alt okumalarla falan fazla bir derdi olmayan Zombieland'de bile markette açlıktan gözü dönmüş bir şekilde koşuşturan obez zombileri görünce insanın aklına benzer şeyler geliyor haliyle. Filmin genel anlamda temposu, anlatımı ve esprisi yerinde. Zombilerin biraz fazla plastik ( hatta neredeyse estetik ) durduğu ve izleyende herhangi bir korku hissi uyandırmadığı ( oysa Resident Evil'ın -oyundan bahsediyorum elbette-insanda joypad'i fırlatıp kaçma duygusu uyandıran zombileri öyle mi ya? ) gerçek ama nihayetinde bu da mizah yanı öne çıkan bir film, şaşırmamak lazım. Özellikle filmin başlarındaki "kurallar" bölümleri çk iyi kotarılmış. Az sayıda oyuncunun yer aldığı filmde genç aktör Jesse Eisenberg bir adım öne çıkıyor gibi ama Woody Harrelson ve Abigail Breslin de hiç fena değil. Yine de kısacık bölümüyle filmi çalıp giden Bill Murray'e dikkat. Bu arada filmin snema tarihinin en çok hasılat toplayan zombi filmi lduğunu da belirteyim. Darısı Ada: Zombilerin Düğünü adlı yerli zombi filmimizin başına. Yıldız verecek olursam: ***1/2
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder