29.06.2012

Bir devrin sonu mu?


Dün birçok sitede Martin Scorsese'nin artık dijital kamerayla film çekeceği ve 35 mm. film kullanmaktan tamamen vazgeçtiği haberini gördüm. Başlıktaki sorum da bu yüzden anlayacağınız. Aslına bakarsanız bu soruya "evet, bir devrin sonu" yanıtı çoktan verilmiş durumda. Günümüzde sinema yapan yönetmenlerin çok büyük bir bölümü dijital çalışıyor. Film kullanan sinemacıların sayısı gitgide daha da azalıyor. Coen Kardeşler bu az sayıdaki sinemacılar arasında yanılmıyorsam. Keza David Cronenberg de 35 mm taraftarlarındandı ama Cosmopolis ile o da karşı tarafa geçti. İşin aslı yakında film üretimi iyice azalacak ve büyük ihtimalle herkes dijital çekmeye başlayacak. Tabii bir süre evvel tamamen duran plak üretiminin yeniden başlaması gibi 35 mm'ye de yeniden dönüş olur mu, kestirmek zor. Ama doğrusu, sinemadaki maliyetlerin yüksekliği göz önüne alınırsa, bana biraz zor görünüyor.


Meselenin daha önemli yanıysa neyle, nasıl çektiğiniz değil, ortaya çıkan ürünün kalitesi bence. Örneğin Nuri Bilge Ceylan dijital teknolojiyi dünyada en iyi kullanan sinemacılardan biri. Sinemanın günümüzdeki önemli öncülerinden biri olan Peter Greenaway de yaklaşık 10 yıldır dijital çalışıyor. Keza her daim avant-garde Jean Luc Godard da günümüzün en yeni dijital teknoljileriyle film çekiyor. Lord of the Rings üçlemesini 35 mm çeken Peter Jackson Hobbit filmlerinde dijitale döndü. Spielberg, Woody Allen gibi sinemacılar hala 35 mm'de ısrar ederken, Soderbergh, Fincher gibi sinemacılar yakın bir zaman önce dijitale transfer oldular. Her iki kampta da çok sağlam filmler çıkabiliyor elbette, ama durum onu gösteriyor ki, sinemanın geleceği büyük ölçüde dijital olacak. Bu da aslında iyi bir şey bana sorarsanız, zira maliyetler ucuzlayacak ve sinema çok daha özgürleşecek. En azından kağıt üzerinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder