13.04.2015

Sinemamızın bitmeyen belası: Sansür



Sinemamızın sansür tarihi bitmek bilmiyor, bitecek gibi de değil ne yazık ki. İşin en kötü tarafı festivallerin de bu sansür uygulamalarına kurban gidiyor oluşu elbette. Sonbaharda Antalya Film Festivali sırasında yaptığımız tartışmaların bir benzerini bu sefer İstanbul Film Festivali sırasında yapıyoruz. Haksızlık etmeyelim ama Antalya'dan bir hayli farklı bir durum var ortada: Antalya'da festival yönetimi sansürün varlığını bile kabul etmezken İstanbul'da yönetim hem bunu açıkça kabullendi hem de tepkilerini göstererek çekilen sinemacıları desteklediğini açıkladı. Yine de sansür var mı, var ve bu sinemamızın hiç bitmeyen belası ne yazık ki.

Bugünkü basın toplantısında Zeki Demirkubuz doğru bir teşhisle Bakur filminin iktidar tarafından zaten yasaklanmak istendiğini ve tüm kurgunun bu filmin izleyiciyle buluşmaması için tasarlandığını söyledi. Yani ortada açıkça siyasi bir sansür var ama bahane olarak Eser İşletim Belgesi gibi kimi formaliteler ileri sürülüyor. Bu durumda üstü kapalı bir sansürle karşı karşıyayız ve muhtemelen bizim bilmediğimiz kimi gizli kapaklı tehditler de söz konusu ama Azize Tan'ın da söylediği gibi sektör olarak toplu hareket etmek ve festivallerde yabancı filmlerden istenmeyen bazı belgelerin yerli filmlerden de istenmemesi gibi düzenlemeler muhakkak yapılmalı. Bu en azından bazı yasal/teknik bahanelerden kurtulmamızı sağlayacak ve sansür çok daha bariz bir uygulama olarak karşımıza çıkacak. Yani iktidar bazı bahanelerin ardına saklanamayacak ve sansür tartışmaları çok daha açık bir şekilde yapılacak. Gerçi bugün Kültür Bakanlığı'nın açıklamasında Bakur'un terör örgütü propagandası yaptığı ve bu durumun da festivali bağlayacağı yönündeki ifadeler sansürü tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor ama bir yandan da hala topu festival yönetimine atıyor olmaları resmi sansürü reddettikleri anlamına geliyor.

"Şimdi ne oldu yani?" diye soruyordu bugün Zeki Demirkubuz. Azize Tan da "Bundan sonra olacaklar önemli" diyordu. Her iki ifade de önemli ve zaten bundan sonrası da sektörün geri adım atmayacağı bir eylem planında gizli. Bu da yarın Atlas Sineması'ndaki toplantıda konuşulacak herhalde. Öte yandan bugünkü toplantının ardından sinema yazarlarıyla farklı köşelerde yaptığımız sohbetlerde işin içinde açıklanmayan kimi noktaların olduğunu ve hala açıklanması beklenen konuların olduğunu anladık. Özellikle Kültür Bakanlığı'nın sert yanıtı festivalden de bir yanıt istiyor sanki. Bakanlık yetkilileri kime nasıl bir baskı uyguladı, işin orası da karanlık ve her kafadan bir ses çıkıyor bu konuda. Yani tam olarak olayların nasıl geliştiği konusunda bir bilgi sahibi değiliz. Yine de olan bitenden umut devşirmek mümkün ve şimdilik elimizde sadece bu kadarı var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder