26.11.2010

Bu yönetmenlere dikkat - 1




ntvmsnbc'de Hasan Cömert "Önümüzdeki 10 yıla damgasını vuracak" yönetmenleri sıralamış. İlginç bir liste çıkmış ortaya, yerli ve yabancı sinemacılardan oluşan. İşin doğrusu liste daha çok geride kalan 10 yıla damgasını vuracak yönetmenler listesine daha çok uyuyor. Ama bu isimlerin bir süre daha ilgiyle izleneceğine şüphe yok. Ben de buradan ilham alarak az sayıda filmini izlesek de önümüzdeki yıllarda çok parlayacağına inandığım sinemacıları sıralamak istedim. İşte bana göre dikkat edilmesi gereken yönetmenler..

Steve McQueen.. Tabii sinemaya devam ederse. İlk filmi Hunger bence son yılların en iyiylerinden biriydi. Kökeni sinema olmadığı için midir bilinmez, kolay kolay kimsenin aklına gelmeyecek anlatımlarla çekmişti filmini. Hele neredeyse 15 dakika süren ve iki kişinin karşılıklı kunuşmasını resmeden tek karelik bir plan vardı ki, gözlerime inanamadım desem yeridir. Velhasıl, yeni filmlerini israrla isteyiniz. Bu arada hemen belirteyim, en başta sinemaya devam ederse diye bir not düşmüştüm, devam edeceğine ilişkin işaretler var. Örneğin çekimlerini bitirdiği Shame adlı bir film daha var, yine Michael Fassbender'in oynadığı. Merakla bekliyorum doğrusu.
                                     
Tomas Alfredson.. İsveçli sinemacı Alfredson 2008 tarihli Let The Right One In ile izleme listeme girmişti. Vampir filmlerinin gırla gittiği bir dönemde farklı bir şeyler yapabilen tek sinemacıydı Alfredson. Filmi daha ilk karesinden beni yakalamış, tek kelimeyle büyülemişti. Daha sonra uzun bir süre film çekmeyeceğini açıkladı ve hayranlarını çok üzdü ama neyse ki bu kararından çabuk vazgeçti. Şu sıralar, yıllar önce Köstebek adıyla TRT'de dizisi oynayan John Le Carre romanı Tinker, Tailor, Soldier Spy'ı sinemaya uyarlıyor. Filmin başrollerinde Gary OLdman, Colin Firth, Mark Strong, Tom Hardy ve Ciaran Hinds gibi oyuncular var. Bu film önemli, çünkü Alfredson'ın gerçekten gelecek vaat edip etmediğini bize gösterecek.
                                                  
Neill Blomkamp.. Güney Afrikalı yönetmen Neill Blomkamp geçtiğimiz yıl izlediğimiz District 9 ile "uzaylı" temalı filmlere ciddi bir yenilik getirmiş ve büyük takdirimi kazanmıştı. Bugüne kadar çoğunlukla dünyayı istila eden uzaylıları izledik sinemada, ya da dost uzaylıları. Ama Blomkamp ilk kez uzaylıları dünyada hor görülen mültecilere dönüştürdü ve meseleye kimsenin bakmadığı bir açıdan baktı. Tabii ki günümüzün en büyük belalarından "öetekileştirme" idi asıl meselesi. Filmin başrolündeki Sharlto Copley de son derece başarılı bir oyunculuk sergiliyordu doğrusu. 31 yaşındaki Blomkamp'in adını daha uzun yıllar duyacağız gibi geliyor bana, umarım yanılmıyorumdur.

                                        
Bong Joon-ho.. Gwoemul ( The Host ) ile sadece ülkesi Güney Kore'de değil tüm dünyada övgüler alan 41 yaşındaki yönetmen Uzakdoğu sinemasının yakın gelecekteki en önemli temsilcilerinden biri olacak bence. Kim-ki Duk ve Park Chan-wook gibi isimler de çok mühim ama benim tercihim Bong Joon-ho'dan yana doğrusu. Gwoemul'dan sonra Mother adlı bir başka film daha çekti ama ne yazık ki henüz izleme fırsatı bulamadım.

James Marsh.. The Man On Wire adlı muhteşem belgeseliyle Oscar alan James Marsh da bence adını sıkça duyacağımız yönetmenlerden olacak. Olsa iyi olur en azından. Marsh hem belgesel hem de kurgu alanında çok iyi işler çıkaran bir sinemacı. Daha önce çektiği The King ve geçen sene çektiği Red Riding - 1980 ( ki bunu özellikle çok sevmiştim ) de gayet başarılı filmlerdi. Listeyi şimdilik burada kesiyorum, çok vakit harcadım, sonra devamı gelecek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder