2.02.2010

Günün Filmi: Bukowski: Born Into This



Charles Bukowski yazdıkları kadar yaşamıyla da ( hatta belki yaşamıyla daha fazla ) insanların zihninde bir yer edinen ender yazarlardan herhalde. Kimilerine göre "pis ihtiyar", kimilerine göre "şovenist domuz", kimilerine göreyse alemin en cool hergelesi. John Dullaghan imzalı Bukowski: Born Into This hem yazarın edebi tarafına, hem de özel hayatına dair ilginç ayrıntılarla dolu. Taylor Hackford'ın 1873 yılında çektiği Bukowski belgeselinden de parçalar kullanan ( ve Hackford'la röportaj da yapan ) Dullaghan yazarın yakın çevresindeninsanlar kadar ( yayıncısı John Martin, arkadaşları, eşi vs ) ünlü hayranlarıyla da ( Bono, Tom Waits vs ) konuşmuş. Ortaya eksiksiz bir Bukowski portresinin çıktığını söyleyemem ama çocukluğunda babasından nasıl dayak yediğini anlatan ama sadece eski sevgilisi için yazdığı bir şiiri okurken gözyaşı döken "Hank"i görmek ilginç doğrusu. Benim en çok aklımda kalan bölümlerden biri de Bukowski'nin birlikte yaşadığı kadını, Linda Lee'yi dövdüğü sahne olduğu maalesef. Barbet Schroeder'in kamerasına kaydedilen bu anlar kolay kolay hazmedilecek gibi değil gerçekten de. Başka ilginç anlar ve hoş detaylar da yok değil elbette. Yayıncısının onunla ilgili anlattığı şeyler ( ilk romanını 1 ay gibi kısa bir sürede yazmış örneğin ve ilk anlaşmasına göre hayat boyu ayda 100 dolar ücret alacakmış ), Bukowski'nin Barfly filmine dair söyledikleri ( Mİckey Rourke'un ne kadar yanlış oynadığını örnek vererek anlatıyor bu bölümde ) ve postanede çalıştığı döneme dair anıları ( burada da postaneden bir arkadaşı matrak şeyler söylüyor ) örneğin. Sonuç olarak benim beğenerek izlediğim, elime bir Bukowski kitabı alma isteği doğuran iyi bir belgesel Bukowski: Born Into This.

oh, yes

there are worse things than
being alone
but it often takes decades
to realize this
and most often
when you do
it's too late
and there's nothing worse
than
too late.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder