Bret Easton Ellis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bret Easton Ellis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
18.07.2012
Bret Easton Ellis: Tom Cruise bu rolle Oscar alır
Yazar Bret Easton Ellis twitter'ı aktif ve zaman zaman agresif kullanan isimlerden biri. Bir süre önce son ayların popüler romanı Fifty Shades of Grey'in senaryosunu yazmak istediğini duyurmuş ve kendince cast yapmya başlamıştı. Şimdiyse kendi romanı Lunar Park'ın sinema uyarlaması üzerine zihin alıştırmaları yapıyor. Ellis'in twitlerinden anladığım kadarıyla daha önce yine Ellis'in romanı The Rules of Attrection'ı sinemaya uyarlayan Roger Avary bu kez de Lunar Park için bir senaryo yazmış ve Eylül ayında da çekimlere başalayackmış. Roman, okumayanlar için kısaca anlatmak gerekirse, Bret Easton Ellis adlı yazarın başından geçen zaman zaman komik ama esas olarak korkutucu ve son derece trajik olayları anlatıyor. Twitter'dan oyuncu seçmeye başlayan Ellis'in filmde "kendisini" canlandırmak üzere uygun gördüğü oyuncular ise Edward Norton ( "neden benden bu kadar nefret ediyor?" diye soruyor Ellis ), Mark Ruffalo ( "sanırım ilk tercihim o olurdu" demiş Ruffalo için ) ve Tom Cruise. Ellis şunları söylemiş Tom Cruise için: "Tom Cruise herkesin en çok istediği oyuncu bu rol için ve Avary'nin senaryosuyla Oscar da kazanabilir ama oynamak isteyeceğini hiç sanmıyorum.". Üstüste twitlerle Tom Cruise'un bu role ne kadar uygun olduğunu anlatmaya devam eden Bret Easton Ellis emeline ulaşacak mı, bunu yakın gelecekte anlayacağız. ( Ayrıca şunu da hatırlatmak isterim, American Psycho'da Patrick Bateman ile Tom Cruise'un asansörde karşılaştığı çok komik bir sahne vardır. Bateman ona "Bartender filminde çok iyiydiniz" falan der, filmin asıl adı Cocktail'i bile hatırlamayarak. Aklıma geldi bir anda. ) Aşağıda da Bret Easton Ellis ile yapılmış bir röportaj var. Amerika ile başlayan sohbette Ellis yazarlık serüveni ve Lunar Park ile ilgili ilginç şeyler söylüyor.
21.12.2010
Bret Easton Ellis ve köpekbalıkları
9.11.2010
Bret Easton Ellis'ten senaryo
28.04.2010
Imperial Bedrooms geliyor

Bir taşla iki kuş misali, iki haberim birden var bugün. İlki, Bret Easton Ellis'in yeni romanının çok yakında çıkacağı haberi. Bilenler vardır mutlaka, en sevdiğim yazarlardan biridir B.E. Ellis. Imperial Bedrooms adlı yeni romanında Ellis bu kez ona şöhret kapılarını açan ilk romanı Less Than Zero'daki karakterlerine geri dönüyor ve onların 25 yıl sonraki hallerini inceliyor. Roman 15 Haziran'dan itibaren Amazon'da satışta olacak. Şİmdiden ayırtmak lazım. Konuyla ilgili diğer haberse Imperial Bedrooms'un yakın bir gelecekte filme aktarılabileceği yolunda. Bu konuda jkesin bir bilgi yok oratada ama Bret Easton Ellis kendisiyle yapılan bir röportajda Fox Searchlight'ın romanın film haklarıyla ilgilendiğini söylemiş. Onun yalancısıyız yani.
1.03.2010
Son durum: The Golden Suicides

Son durum diyorum ama aslında ilk kez söz edeceğim bir proje bu. Hernasılsa Ekim ayında filmle ilgili ilk haberleri atlamışım. The Golden Suicides, en son Milk ile büyük ses getiren Gus Van Sant'in ni imzasını taşıyacak. Senaryosunu ise Bret Easton Ellis yazdı. Gerçek bir olaydan hareketle yazılan senaryo video oyunları tasarımcısı Theresa Duncan ile ölene kadar birlikte yaşadığı Jeremy Blake'in hikayesini anlatıyor. 2007 yılında intihar eden Theresa Duncan ile ondan bir hafta sonra kendini öldüren Blake'i filmde kimlerin oynayacağı henüz belirsiz olmakla birlikte son günlerde bu konuda ilginç dedikodular var. Alfonso Cuaron'un Gravity adlı filminde oynamaktan vazgeçtiğini açıklayan Angelina Jolie'nin Theresa Duncan rolünü üstlenebileceği söyleniyor. Jeremy Blake içinse James Franco adı dolaşıyor ortalıkta. Bu arada Bret Easton Ellis twitter'da konu hakkında yorum yapmış ve "zaten ben senaryoyu yazarken aklımda Angelina ve Franco vardı" demiş.
25.02.2010
Zoolander'ın devamı mı geliyor?

Bu soruya verilecek olumlu yanıt beni biraz üzer ( zira ilk filmi zaten hiç beğenmemiştim ), ama Bret Easton Ellis'i deliye döndürür herhalde. Tüm kitaplarını okuduğum ender yazarlardan biri olan Bret Easton Ellis'in 90'lı yılların sonlarında yayınladığı Glamorama adlı kitap moda dünyasına dair çok sağlam ve sert eleştirilerle doludur. Yoğun bir mizah duygusuna da sahiptir ama koyu kara bir mizahtır elbette söz konusu olan. Zoolander'ın romanla ilişkisine gelince, Ben Stiller'in canlandırdığı Derek Zoolander tiplemesinin Glamorama'nın başkişisi Victor'dan esinlenilerek yaratıldığı söylenmiştir hep. Hatta Bret Easton Ellis bu konuda bir de dava açmıştı ( sonucu bilemiyorum şu anda ). Bundan bir kaç yıl önce son romanı Lunar Park çıktığı sırada kendisiyle yapılan bir röportajda film hakkında son derece ağır ifadeler kullandığını da hatırlıyorum. Anladığım kadarıyla şı sıralar filmin devamının çekilmesi gündeme gelmiş. Justin Theroux yönetecek, Ben Stiller yine Zoolander'ı, Jonah Hill ise filmin kötü adamını oynayacak. Tabii henüz kesinleşmiş bir şey yok.
18.07.2009
Günün filmi: Less Than Zero

Filmi bundan 20 - 21 yıl önce Osmanbey Site sineması'nda seyretmiştim yanılmıyorsam. Filmden çıktığımda allak bulak olmuştum, hiç unutmuyorum. En çok da Julian'ın hikayesi ( Robert Downey Jr., alemlerin en has yeteneği ) etkilemişti beni. Sonra, belki bir 7-8 yıl geçti aradan ve filmin kitabını okudum. Bret Easton Ellis'in daha 20 yaşında falanken yazdığı ilk romandır Less Than Zero. Sonra zaten American Psycho ile dünyanın tanıdığı bir yazara dönüştü, o da ayrı. Romanı okuyunca şunu anladım ki film aslında hiçbir şey değilmiş. Çok da haksızlık etmiş romana karşı. Julian için demiyorum ama ne Clay, ne de Blair kitaptaki gibi değildir Kanievska'nın filminde. Zaten Ellis de "filmle romanım arasında, karakterlerin ve romanın adı dışında hiçbir benzerlik yoktur" demiş bir yerde. Haklı. Biraz da Robert Downey Jr.'ın etkisiyle herhalde, film en çok Julian'ın hikayesine odaklanır. En iyi çizilmiş karakter odur sanki. Oysa roman doğrudan Clay'in ağzından anlatılır ve biz okurken onun dünyası içinde döner dururuz, anlamsızca ama kopamadan. Julian ise efsanevi ve trajik bir kahramandır okurun gözünde. Herşey son derece donuk, son derece ölüm gibi yaşanır kitapta. Filmse öyle değildir. Ama şöyle bir şey oldu dün gece ve ben yine geçmişe gittim kısa bir süreliğine. Kanepeye yatmış zap yapıyordum ki sinema kanallarından birine Less Than Zero'ya rastladım. İlk gördüğümde bayıldığım, romanı okuduktan sonraki ikinci izlememde nedense tahammül edemediğim filme bir kez daha göz attım böylece. Son kararım şudur; çok da kötü değilmiş aslında. Bir dönemin sinemasını yansıtan ( 80'lerin gençlik filmleri hatırlayınız ) ama onlardan daha fazla karanlığa dalabilen, eli yüzü düzgün bir iş işte. Ve hala Robert Downey Jr. tabii ki.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)