19.10.2015

70 yaşın eşiğinde yeni maceralar peşinde bir adam: David Lynch



Düşünüyorum da, ilk hangi filmiyle tanıdım David Lynch'i diye, sanırım Fil Adam ( The Elephant Man ) olmalı. Annemle beraber gitmiştim, muhtemelen 80'li yılların başlarında ve bir hayli fena olmuştum izlerken. O yaşta bir çocuk için ( 13 ? ) zor bir film olduğunu kabul etmelisiniz, ki sonradan anlayacaktım aslında kavranması, içine girilmesi nispeten kolay filmlerinden biri olduğunu. İlk filmi Eraserhead'i yıllar sonra izleyebildim örneğin ve ikisinin arasında dağlar kadar demeyeyim ama orta boy tepeler kadar fark olduğunu gördüm. Tepeler deyince İkiz Tepeler ( Twin Peaks ) geliyor tabii akla hemen. Video kuşağı çocukları ( ya da artık gençleri demeli herhalde ) olarak Freddy'nin son marifetleriyle Re-Animator, Children of Corn gibi gore/horror festivallerinin arasına belki yanlışıkla, belki merak sonucu, belki de arkadaş tavsiyesiyle sıkışan Twin Peaks'i izlediğimizde ( Ercan ve Ali şahidimdir ) ne çarptığını anlamamıştık. Elimizdekinin dizinin kısaltılarak kurgulanmış bir versiyonu olduğunu anlamamız biraz vakit alacak ve tüm dünya gibi kafa gidip geldikten çok sonra yavaş yavaş aymaya başlayacaktık. Şanslıydık bir bakıma, Lynch'in afallatıcı dehasıyla erken bir yaşta, çok da zamanın ruhunu ıskalamadan tanışmıştık. Çocuktuk belki ama salak değildik nihayetinde.


Lafı uzatmayalım, ilerleyen yıllar içinde izleyicisini şaşırtmayı, sersemletmeyi, kafasını karıştırmayı sürdüren Lynch önümüzdeki yıl 70. yaşını kutlayacak. Bir ara meditasyona merak salan ( hala da öyledir, bilmiyorum ), internetteki sitesinden her gün pencereden bakarak hava durumu rapor eden ve arada Isabella Rossellini gibi güzelliği heba eden ( her dahi gibi bir hayli de deli zira ) Lynch emekliliği düşünmediği gibi ilginç bir şekilde Twin Peaks'in yeni bir sezonuyla girecek 70. yaşına. Bırakın tüm bir sezonu, hatta bırakın tüm bir ilk bölümü neredeyse ilk sahnesiyle ( Laura Palmer'ın cesedinin bulunduğu sahne, ilk sahne miydi gerçekten yoksa hafızam oyun mu oynamakta bana? ) TV tarihini değiştiren adam neden yeniden aynı sahile dönmek ister, bilmiyoruz ama aradan geçen 30 yılın Lynch'in zihninde nasıl yankılandığını görmek açısından ilginç bir deneyim olacağı kesin. Meraklısına hemen hatırlatalım, ne yazık ki 3. sezon bölümleri 2017'den önce yayınlanmayacak. Üstelik Log Lady'nin aramızdan ayrılmasıyla ( Catherine E. Coulson 28 Eylül'de hayata veda etti ve Lynch "Bugün en sevdiğim dostlarımdan birini yitirdim" diyerek uğurladı onu ) kadro da eksikli ne yazık ki, ama yine de sabırsızlıkla bekliyoruz.

Sabırsızlıkla beklediğimiz bir başka şey de yine 2017'de kavuşacağımız bir David Lynch kitabı. Lynch ve gazeteci Kristine McKenna'nın birlikte kaleme alacağı kitap bir anı kitabı olacak ve ünlü sinemacının kedi deyişiyle "İnternette hakkında dolaşan türlü saçmalığa bir son verecek". Bir otobiyografi olmayacak ama 90'a yakın kişiyle ( Lynch'in arkadaşları, meslektaşları, iş ortakları ) yapılan söyleşileri içeren bir nevi sözel tarih girişimi olacak. Bu da merakla beklediğimiz kitaplar arasına girdi şimdiden elbette.


Son olarak; geçen seneydi herhalde, Louis C.K.'de olağanüstü komik bir performansını izlemiştim. Bulursanız kaçırmayın. Ayrıca müziğe de gitgide daha fazla merak saldı üstad, albüm falan kaydetti bir sürü ( en son The Big Dream ) onları da dinleyin derim. Duran Duran'ın bir konserini filme almış ( 2011 ) ve üstelik TV2 kanalında yayınlanıyor ara sıra, o da ilginizi çekebilir. Bir de tabii, hangi berbere gidiyorsun usta, nedir o saçların sırrı, demek istiyorum kendisine, sitayiş ve hayranlıkla.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder