28.01.2014

İlk bakışta !f 2014



Sevdiğim festivallerden biri olduğuna şüphe yok !f İstanbul'un. Her yıl çok sağlam bir programla çıkıyor izleyici karşısına ve bir sonraki yıl daha da güçleniyor program. Bunun için de başta Serra Ciliv ve Pelin Turgut olmak üzere tüm festival ekibine teşekkür etmek gerek. Bu yılın programına gelecek olursak, ilk bakışta benim için öne çıkan filmleri kısaca sıralayayım, ileride ayrıntılara gireriz.


Festivalin en özgün bölümü elbette Keş!f, yani uluslararası yarışma bölümü. Jürisinde Mehmet Günsür, Michael Hausman, Dennis Lim, Phillipe Falardeau ve Christoph Terhechte'nin bulunduğu Keşif'te hemen her film bir keşif niteliğinde elbette ama The Selfish Giant ve Manakamana ilk bakışta benim dikkatimi çeken yapımlar oldu.

Jonathan Glazer imzalı Under The Skin festivalin dikkat çekenlerinden
Digitürk Galaları bölümü daha popüler yapımların yer aldığı bölüm elbette. Burada da Under The Skin ( Jonathan Glazer ), Is The Man Who Is Tall Happy ? ( Michel Gondry ) ve Sex, Drugs and Taxation ( Christopher Boe ) diğer popüler filmlerin yanında gözlerden kaçmasın derim. Tabii ki Lars von Trier imzalı Nymphomaniac, Oscar adayı We Steal Secrets: The Story of Wikileaks, Wong Kar Wai'ın son filmi The Grandmaster, bir başka Oscar adayı, Hayao Miyakazi imzalı animasyon The Wind Rises, yılın indie gözdelerinden Dallas Buyers Club ( Jean-Marc Vallée ) ve eleştirmenlerin çok beğendiği The Double ( Richard Ayoade ) gibi filmleri de atlamayacağınızdan eminim.

Plympton'ı sevenler ve tanışmak isteyenler için: Cheatin'
Müzik bölümündeki tüm filmleri ( zaten 5 tane ) görmenizi tavsiye edip benim en sevdiğim bölümlerden birine geçelim: Play / Oyun. Animasyonun özgün ismi Bill Plympton'ın yine tamamını elle çizdiği Cheatin' adlı film bu bölümün kaçmazlarından. Quentin Dupieux imzalı Wrong Cops, yıllar önce Fasulye adlı filmiyle tanıyıp sevdiğimiz Boray Tekay'ın yeni filmi Böcek ve çok tartışılan Escape From Tomorrow ( Randy Moore ) bu bölümden özellikle tavsiye edeceklerim.


Aşk ve Başka bi' Dünya bölümünde ilk bakışta dikkatimi çekenlerden biri Yönetmenler Birliği'nin belgesel dalında en iyi yönetmen seçtiği Jehane Noujiam'in Oscar'a da ady gösterilen filmi The Square oldu. Aynı bölümde yer alan Let The Fire Burn ( Jason Osder ) adlı yapım da mutlaka göreceklerim arasında.

John Waters'ın fetiş oyuncusu Divine festivalin de yıldızı elbette
I Am Divine ( Jeffrey Schwarz ) hiç şüphesiz Gökkuşağı bölümünün yıldızı. Öte yandan ses mühendisi Joaquim Pinto'nun 20 yıldır süren HIV mücadelesini anlatan What Now? Remind Me de göz ardı edilmemesi gereken filmlerden.


Sanat Hayat İçindir başlıklı bölümde yer alan belgesellerin hepsi birbirinden ilginç, hepsi mutlaka izlenmeli. Benim özellikle öncelik vereceklerim ise Tim's Vermeer ( Teller ), Inside Out: The People's Art Project ( Alasdair Siddons ) ve Shirley: Visions of Reality ( Gustav Deutsch ) olacak.


Ev bölümü birçok güzel keşif içerebilir doğrusu ama ben özellikle kolektif bir çalışma olan ve Gezi Parkı protestoları etrafında dönen Ben Bir Slogan Buldum: Annem Benim Yanımda adlı filmi kaçırmayacağım.




Karanlık ve Köşeli bölümündeki filmleri kimileri izlenmesi zor bulur, ben bulmam. Bu bölümdeki 5 filmin tümünü izlemek niyetindeyim elbette ama seçmem gerekirse L'Etrange Couleur Des Larmes De Ton Corps ( Helene Cattet ve Bruno Forzani ) ile her yaptığını sevmesem de bakmadan edemediğim Takeshi Miike'nin The Mole Song: Undercover Agent Reiji adlı filmini öne koyarım sanki.


Kısa filmlerin de görebildiğiniz kadarını görmeye çalışın diyor ve The Night of the Hunter'ın özel gösterimini sakın ola kaçırmayın diyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder