Bundan tam 35 yıl önce ( 18 Ekim 1974 ) gösterime çıkan ve bugün korku sinemasının klasikleri arasında gösterilen The Texas Chainsaw Massacre aradan geçen onca zamana karşın tedirgin ediciliğini koruyan ender filmlerden. Tobe Hooper'ın filmini ilk kez 1998 yılında DVD kopyasından izlemiştim. DVD'ler yeni yeni girmeye başlamıştı hayatımıza ve ben de iflah olmaz bir korku filmi tutkunu olarak, bir türlü elime geçiremediğim ve tuhaf bir şekilde eksikliğini hissettiğim bu filmi nihayet izleyecek olmanın heyecanla koymuştum DVD player'ıma. İşin komik yanı, yıllar önce, lise 2 ya da 3. sınıfta The Texas Chainsaw Massacre 2'yi videodan izlemiş ve Leatherface'in aşırılıklarla dolu dehşetengiz imgesini beynimi kazımıştım. İkinci film ilkiyle karşılaştırılıdığında çok da matah değildi elbet ama yine de benim hoşuma gitmişti. Herneyse, 24 yıl gecikmeli de olsa orijinal filmi ilzedim ve çiğ anlatımına, ucuz ama etkileyici çözümlerle dolu kurgusuna ve çocuk ruhlu ama korkutucu bir vahşetle yüklü, iri yarı Leatherface'e hayran oldum. Eline düşürdüklerini katleden ve hatta et muamelesi yapıp yiyen Texas'lı aile imgesi, Easy Rider'ın sonunda motorlarıyla batıya giden hippileri pervasızca öldüren güneyli tipler kadar rahatsız edici değildi belki ama çok da uzağına düşmüyordu. Hooper'ın sonraki filmleri ve bir franchise'a dönüştürmek istedikleri Texas serisi ( ya da Leatherface filmleri ) ilk film kadar etkili olmadı elbette. Şiddetin Vietnam savaşı vasıtasıyla Amerikan toplumunun gündelik hayatına sızdığı bir dönemde çekilmiş oluşu ise bir tesadüften öte, neredeyse sosyolojik bir göstergedir kanımca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder